Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail TEZER

Cumhuriyet ki, ne Cumhuriyet...



Dün gazetemizin Medya Politik sayfasında Ahmet Altan’ın “Cumhuriyet” başlıklı bir makalesi iktibas edilmişti.

Altan'ın makalede değindiği bazı noktalar, Said Nursî'nin de yıllar önce üzerinde durduğu ve eserlerinde dile getirdiği mevzular olması bakımından dikkat çekiciydi.

Makaledeki ilgili cümleleri, altlarına bazı yorumlar ekleyerek, tekrar dikkatlerinize arz etmek istiyorum:

* “İkinci Meşrutiyetle Cumhuriyetin ilk dönemlerini kıyaslarsanız, Cumhuriyetin çok daha koyu bir istibdada sahip olduğunu görürsünüz.” (A.Altan)

Padişahlık, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinin üçünü de gören ve yaşayan Said Nursî, Cumhuriyetin ilk yıllarında, bu kıyaslamaya, “Evet, daha dehşetli bir istibdad ile pek acı ve zehirli bir esareti bize içirdiler” diyerek işaret ediyordu. (Tarihçe-i Hayat, s. 48)

* “Cumhuriyet, Osmanlı'nın toplumsal yapısı üzerine İttihadçı kadrolar tarafından bir diktatörlük olarak kuruldu.” (A.Altan)

Daha Meşrutiyet yıllarındayken İttihad ve Terakkî’nin istibdadına karşı "İstibdat ne şekilde olursa olsun, meşrutiyet libası (elbisesi) giysin ve ismini taksın, rastgelsem sille vuracağım" diyen Said Nursî, Cumhuriyet yıllarında da aynı çizgisini şu sözleriyle sürdürmüştü:

“...istibdâd-ı mutlaka ‘cumhuriyet’ nâmı vermekle, irtidâd-ı mutlakı rejim altına almakla, sefâhet-i mutlaka ‘medeniyet’ ismi vermekle, cebr-i keyfî-i küfrîye ‘kanun’ ismini takmakla hem sizi iğfal, hem hükümeti işgal, hem bizi perişan ederek, hâkimiyet-i İslâmiyeye ve millete ve vatana ecnebî hesabına darbeler vuruyorlar.” (Târihçe-i Hayat, s. 363)

* Altan, "Yolunu ve yönünü hiçbir zaman net olarak tespit edemedi" dediği Cumhuriyet için "Hem Batılılar gibi olmak istiyor ama Batılılardan nefret ediyor" diyor.

Said Nursî, Meşrutiyet yıllarında şöyle dikkat çekmişti bu mânâya: "Terakkimiz, ancak milliyetimiz olan İslâmiyetin terakkisiyle ve hakaik-i şeriatın tecellîsiyledir. Yoksa, ‘Yürüyüşünü terk etti, başkasının da yürüyüşünü öğrenmedi’ diye olan darb-ı mesele mâsadak olacağız." (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 46)

* “(Cumhuriyet,) yıktığı padişah aynı zamanda ‘halife’ olduğu için onun din üzerindeki doğal etkisini, dini kontrol altına alarak azaltmaya uğraşıyordu.” (A.Altan)

Bu cümlesiyle de Altan; sanki çeyrek asır sürgünden sürgüne gönderilerek rahat bırakılmayan Said Nursî'ye Cumhuriyet idarecilerinin yönelttiği şu pişkin ifadeleri hatırlatıyor: "Bize ahkâm-ı diniyeyi ve hakaik-i İslâmiyeyi talim edecek resmî bir dairemiz var. Sen ne salâhiyetle neşriyat-ı diniye yapıyorsun? Sen madem nefye mahkûmsun; bu işlere karışmaya hakkın yok." (Mektubat, s. 72)

Ne dersiniz? Günümüz Cumhuriyet aydınlarından biri olarak Ahmet Altan'ın bu mânâlara dikkat çekmesi, alınan mesafe açısından sevindirici bir husus değil mi? Darısı diğer aydınlarımızın başına...

29.12.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri