Yazılı bir metin veya sözlü bir anlatımda ile nokta çok önemlidir. Söyleyen kim, nasıl ne söylüyor, nerede söylüyor? Elbette ki bunların içinde en önemli unsur. Kim söylüyor? Eğer bu bilinmezse diğer ikisinin olması bir değer ifade etmemektedir. İnsanın söyledikleri, insanları çok iyi anlatabilir. Zaman ise en büyük müfessirdir. Yaptıkları, yaşadıkları ve eserleriyle zamana mâl olmuş insanlar vardır. Belki de aşılmaz, geçilmez, tepelerin karlı dağların ve karınlarında sakladıkları ma-i hayat gibi… Bütün bunları bilmek yetmiyor elbette. Bir bildirici, tarif edici ve yol göstericiye ihtiyaç var.
İyi anlamış, iyi anlatacak; kavramış ve kavratacak bir açıklayıcı kılavuz…
Kâinat Kitab-ı Kebiri ve muazzam muhteşem mânâlar zinciri…
Yaratılanlar göz önünde; yaratanın varlığı bütün ihtişamıyla her şeyi kucaklıyor ve bunlar dillendiriliyor. Konular hep bildik ve aynı gibi ama hiç tekrar yok.
Anlatımın orijinalliği anlatılanları inci gibi parlattırıyor, altın gibi kıymetli kılıyor. Zaman ve mekânların sınırları anlatım ile aşılmış. Muhatapları yediden yetmişe uyarıyor. Nefes kesen ve nefes açan iman hakikatleri manzumesinin ağır ağır terennümü dikkatleri üzerine çeken bir tefsir-i Kur’ânî; Risale-i Nur Külliyatı…
Ve müellifi Bediüzzaman Said Nursî…
Asr-ı Saadetten günümüze İslâm dünyasının ve inançlı inançsız bütün dünya fikirlerinin iman hakikatleriyle titreşiminin, iletişiminin son halkası Risâle-i Nurlar ve son noktası Bediüzzaman Said Nursî.
Bir hafta önce kadim dostum Ziya Öztenekeci bir kitap verdi gecenin karanlığında, geç vakitte “bakar mısın” diye. Teşekkür ettik, çantamıza attık.
Ertesi gün kitaba bakıyorum “Bir İman Güneşi Bediüzzaman” yazarına bakıyorum. Galiba tanıdık bir sima, araştırmacı yazar Mustafa Öztürkçü…
İki sene gibi küçümsenemeyecek bir zaman diliminde emek verilmiş, seyahatler yapılmış ve maddî gayretlerin yanında, daha fazla manen kafa yorulmuş bir eser.
Yazımın başında bir nebze bahsettiğim. İslâm tefekkür dünyası iman hakikatleri noktasından çok mühim bir eser olan Risâle-i Nurlar’ın müellifi Bediüzzaman Said Nursî de; en az vücuda getirdiği Risale-i Nur Külliyatı kadar önemliydi elbette. “Nur’un Kahramanları” adlı eseriyle Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin talebeleri ve iman Kur’ân hizmetinde dâvâ arkadaşlarının hayatlarını da anlatan; Öztürkçü, Nur’un başkahramanı için müstakil olarak “Bir İman Güneşi Bediüzzaman”ı kaleme almış.
İyi de yapmış, güzel de olmuş. Elbette ki daha iyilerin daima bir alt basamağı olacak.
Takdirin ötesinde, alkışın ilerisinde; Öztürkçü’ye destek verilmesiyle; bu yolda daha faydalı olacağı ümidindeyim.
Tashih, redakte ve takdimin bile çok görüldüğü bu araştırmaya ve çalışmaya en azından hedefler gösterilseydi herhalde çok daha faydalı bir eser ortaya konabilirdi.
Hizmet zikredildiği için şunları da satır arasında söylemeyi bir borç bilirim:
Bu günlerde hizmetin adı; insanların imanlarını inkişaf ettirecek kurtaracak çalışmaları yapmak, Kur’ân ve Risâle-i Nurları okuyarak kendimizin ve başkalarının imanlarını kuvvetlendirecek bir gayretin içinde bulunmak, hizmet ve hak, hakikat namına yapılan her türlü, küçük de olsa yapılanları alkışlamak değil!
Ne lâzım? İhlâs, uhuvvet, sadakat ve devam ile hizmet… Yapamasak bile en azından niyetine girmek ve gayretinde olmak.
Bu kadar malâyaniyat ve inanç karşıtı dünya ehli ve dünya metaı karşısında dik durarak kendi elimizdeki iki dünya kıymetindeki iman ve Kur’ân hakikatlerine sahip çıkmak bu yolda zerre de olsa bir gayretin çalışmanın içinde bulunmak.
İşte Allah kendisinden razı olsun Mustafa Öztürkçü kardeşim bu yolda yürüyor.
Risale-i Nurlar ve müellifi Bediüzzaman Said Nursî hakkında dünya çapında binlerce eser kaleme alınmış olmasına mukabil bu iman hizmetini ve bu hizmetin güneşi Bediüzzaman’ı farklı yönleriyle ele almak, anlatılmayan ve yazılmayan yönleriyle birlikte tekrar yeniden anlatmak ve yazmak elbetteki iman ve Kur’ân hizmeti noktasında önemli olduğu gibi, fikir ve kültür dünyamız bakımından da önemlidir.
İçinde bulunduğumuz yoz ve yavan asra ışık tutan, aydınlatan Bediüzzaman’ı anlatmak ve yine insanlara güneş gibi kaynak olacak eserlerini insanların gözleri önüne sermek de bir ayrıcalık ve kadirbilirliktir inşaallah.
Tebrik ediyor, alkışlıyor; duâ ve ümidle çalışmalarının devamını diliyoruz.
28.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|