Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Muhtelif cevaplar



İstanbul’dan okuyucumuz:

*“Bir arkadaşım, Cuma günü işlenen günahların iki kat yazıldığını okuduğunu söylüyor. Bu ne demektir? Gerçekliği var mıdır?”

1- Bir sözün doğru olup olmadığını ölçüp tartmak için kim söylemiş, ne söylemiş, ne makamda söylemiş, niçin söylemiş ve hangi kayıtlarla söylemiş olduğuna bakmalıdır. Bu ana unsurları tesbit etmeden ucu ve sonu kırpılmış bir söze doğru mânâ vermek imkânsızdır.

2- Cuma günü Müslüman’ın haftalık bayramı olduğundan, bu günde hayırlı amel yapmaya, duâ ve zikirleri artırmaya, tevbe ve istiğfarda bulunmaya ve icabet saatine denk gelir ümidiyle gün boyu duâ ve niyazı eksik etmemeye dinimizde bolca teşvik vardır.

3- Cuma günü Cuma namazı esnasında hür ve mazereti bulunmayan bir kimsenin Cuma namazına gitmeyip başka işlerle meşgul olması haramdır. Cuma namazı saatinde—mazereti bulunmadığı halde—Cuma namazını kılmamak ve bu saatte dünya işleriyle ilgilenmek gibi bir “çifte günahtan” söz etmek mümkündür.

Bu mânânın dışında Cuma gününe tahsisli bir çifte günah söz konusu değildir.

***

Âdem Bey:

*“Bulunduğum ortamda arkadaşların bazı kusurlarını görüyorum. Gerek ibadetlerinde, gerekse sünnet-i seniyyede, bunlardan bazıları onları şirke götürecek nitelikte. Ben bunları bazen uyarma ihtiyacı duyuyorum ve uyarıyorum. Onlar ise, Allah ile kul arasına girilmez ve herkesin bildiği kendine yeter diyorlar. Bunlara nasıl cevap verebiliriz?”

1- Öyle anlaşılıyor ki, kendimizden fazla etrafımızla ilgiliyiz. Oysa efdal olan ve makbule geçen arkadaşlarımızın kusurlarını görmek yerine, kendi kusurlarımızı görüp izalesine çalışmaktır.

2- Çevremize karşı görevlerimizin en başında “iyi örnek” olmak gelmektedir. Doğru inancımızı ancak iyi ahlâkla dışa yansıtabiliriz.

3- Bazı durumlarda etrafımızı ve çevremizi uyarmak görevimiz de olur şüphesiz. Fakat bu durumda;

a) Muhakkak yumuşak sözlü olmalıyız.

b) Muhakkak saygın ve nazik bir ifade kullanmalıyız.

c) Sözü damarına değil, mutlaka kalbine işletmeliyiz.

d) Kendimiz yaşamadığımız bir meseleyi uyarı konusu yapmaktan kesinlikle kaçınmalıyız.

e) Samimî bir üslûp kullanmalı, fazilet satışı yapan üslûplardan uzak durmalıyız.

f) Gururlu değil; mütevazı olmalı ve bunu geçici bir gaye için değil, kalıcı bir hayat prensibi olarak yaşamalıyız.

g) Uyardığımız ve zaman zaman uyarma ihtiyacı hissettiğimiz kişilerin diğer zamanlarda diğer problemleriyle de ilgilenmeli, kalbimizle onun kalbi arasında sıcak bir iletişim köprüsü kurmalıyız. Her fırsatta bu köprüyü pekiştirmeli, çeşitli hatalar ve olumsuzluklarla bu köprünün tahrip edilmesine meydan vermemeliyiz.

h) Eğer bütün bunlara rağmen davranışlarında olumlu bir gelişme izlememişsek; sabırlı olmalı, itham etmekten, kınamaktan, yargılamaktan ve başkalarının yanında küçük düşürmekten kaçınmalıyız ve ıslâhı için gıyabında duâ etmeliyiz.

***

Ramazan Bey:

*“Müslüman bir ülkede doğan ile gayr-i Müslim bir ülkede doğanın Allah katındaki sorumluluk durumu nasıldır?”

Allah verdiği nimetlerden sorumlu tutar, vermediği nimetlerden sorumlu tutmaz. Allah (cc)—hâşâ—zâlim değildir. Müslüman bir ülkede doğup İslâmiyet’i öğrenme imkânına sahip olanların bu yüce dîni öğrenip yaşamaları bir yükümlülük halini alır.

Müslüman olmayan bir ülkede doğduğu halde İslâmiyet’ten haberi olmayan birisi ise, başlangıçta sırası ile; a) “inkâr etmemekle”, b) “Allah’a inanmakla” ve c) “Hazret-i Muhammed’i (asm) Allah’ın kulu ve elçisi bilmekle” yükümlüdür. Bu yükümlülüklerini yerine getiren birisi, yeni bilgilere ulaştıkça gereği ile amel etmekle de yükümlü olur.

29.12.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.12.2007) - Kısa kısa

  (27.12.2007) - Musibetler ve kader inancı

  (26.12.2007) - Allah'a sığınan şerlerden emin olur

  (25.12.2007) - Kısa... Kısa...

  (23.12.2007) - İbadetlerle yaşadığımız manevî şoklama-2

  (22.12.2007) - İbadetlerle yaşadığımız manevî şoklama -1

  (20.12.2007) - Nice bayramlara

  (19.12.2007) - Teşrik tekbirleri başladı

  (18.12.2007) - Sorularla kurban

  (16.12.2007) - Kurban soruları

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri