Seçtiğimiz konu başlığı elbette bir münâzarâ konusu değil.
Bu “ilgi” ve “bilgi” konusu her ferdi, her aileyi, her topluluğu ve grubu ilgilendirecek çok önemli bir konu.
İlgi duygusu, yaratılıştan insanoğlunun mayasına konulmuş çok değerli ve önemli bir duygu.
İlgi, esasında bir sıcaklık demek, dostluk demek, muhabbet demektir.
İlgi, hisleri uyandıran, irtibatı sağlayan, heyecanı coşturan, hasbîliği artıran ve hasreti gideren çok farklı bir duygudur.
İlgi, insan olan insana verilen en büyük değerlerin başında gelir.
İlgi, muhatabını “adam yerine koymanın” göstergesidir.
İlgi, samimiyetin, içtenliğin muhabbetin aynasıdır.
İlgi, “değerle” eşit bir kavramdır. Hem vereni, hem de verileni yüceltir, değerine değer katar.
“Medeniyet denen tek dişi kalmış canavar”, evlerimizin süsü ve neşesi, canımız, cananımız eş ve çocuklarımızdan ilgi duygumuzu başka alanlara kaydırıp, alıp götürdü.
İlgilenmediğimiz öz değerlerimiz adeta bizlere sırtını dönerek, uzaklara giderek, belki de küserek kabuğuna çekildi.
Bilgilerimizi arttıracağız diye “maddeci zihniyetin” esir tarlalarına ve değirmenine su taşıdık. Ama çoraklığı gidermek şöyle dursun, daha da arttırmak kârımız oldu.
Bilgilendirdik diye öğündüğümüz değer ve beyinler, ilgi sahalarını bizden uzaklara döküp kan kusar ve kan kusturur hale geldi.
İlgi gıdasından uzak tuttuğumuz genç ve dinamik değerler, “değer” olmaktan çıkarak “zehir” kusan üreticiler haline geldi.
Bilgiyi kullanmanın yolu da aslında ilgiden geçer. İlgi duymadığınız bir saha veya konuda tonlarla ifade edilen bilginiz olsa, ne halde edebilirsiniz ki?
Ey ehl-i hizmet! Dershanedeki gençlerimizin en büyük gönül ıztıraplarının başında “ilgisizliğin” geldiğini benim kadar siz de biliyorsunuz.
Anadolu’da bağrı yanık nice fedakârlar var, dost gönüllerin hasretini giderecek sohbet ateşiyle yanıyor. Farkında mıyız?
Parkta, caddede, sokakta, kapı komşumuz, koltuk komşumuz nice değerli potansiyeller var! Tebliğ bekleyen. İlgi bekleyen. Hissedebiliyor muyuz?
Fakiri var, zengini var. Genci var, ihtiyarı var. Şaşkını var, ümitsizi var bir ışık ve nur bekleyen. Şuurlu bir akıl ve gayretli bir ruh hali bekleyen. Hamiyete himmetimiz var mı?
Yüce Yaratanımızın, bizlere karşı her an, her yerde, her konuda sonsuz ilgisi olmasaydı acaba hayat nasıl ve nice olurdu? Düşünebiliyor muyuz?
İmansızlığın girdabında fikir üreten fesat şebekelerinin tesir sahası, bizim vurdumduymazlığımızın sınır çizgisinde başlar ve devam eder. Onun için, hayatın birçok sahasında, ilgiyi, bilginin önüne geçirerek olumsuzluk duvarlarını yıkabileceğimizi hiç akıldan uzak tutmamalıyız.
Bilgi mi, ilgi mi önemli? Bir defa daha derin düşünmek ümit ve temennisiyle.
NOT: Medine-i Münevvere’de Hakkın rahmetine kavuşan çok değerli dostum, aziz dâvâ adamı merhum Selâhaddin Yeşilyurt’a Cenâb-ı Haktan rahmet niyaz ediyor, başta muhterem kayınpederi, değerli ağabeyim Mehmet Güvenç olmak üzere bütün akraba ve yakınlarına sabr-ı cemil dileklerimi sunuyorum. N.E.
29.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|