Her işi, neticeleriyle birlikte değerlendirmek en doğru olandır. Kuzey Irak’taki teröristleri hedef alan ve Pazar sabahı (16 Aralık 2007) gerçekleştirilen ‘operasyon’ da bunlardan biridir.
En başta şunu ifade edelim ki, ‘terör’ün sona ermesi hem Türkiye’nin, hem de bütün Ortadoğu’nun, dolayısı ile dünyanın menfaatinedir. Bugün için “benim teröristim iyidir” tavrını devam ettirenler, bu davranışlarının yanlış olduğunu bir gün anlarlar, ama muhtemelen geç kalmış olurlar.
Devam ettirildiği ifade edilen son Kuzey Irak operasyonu, maksadına ulaşmış mıdır? Gazete manşetlerine bakılırsa cevabı ‘evet’ şeklinde anlamak mümkün. Ama gerçek böyle midir, onu da en iyi ‘yetkililer’ bilir. Tekrarla ifade edildiği üzere, benzer operasyonlar geçmiş yıllarda da yapıldı. Hemen her operasyonun sonunda da ‘başarılı’ olunduğu ifade edildi. Ama aradan aylar ve yıllar geçtikten sonra terörün kökünün kazınamadığı anlaşıldı.
Tabiî ki içerden ve dışardan desteklenen bir terör örgütünün kökünün kazınması çok kolay değildir. Terörün bunca yıl gündemimizi meşgul etmesi, biraz da tehdidin ve tehlikenin gerçek büyüklüğünün görülmemesi ve belki de inkâr edilmesi değil midir?
Operasyon sonrası gazete manşetlerini süsleyen fotoğraflarda da sanki bir gariplik vardı. Bir gazete manşetinde, enkaz artıklarını toplayanların görüldüğü fotoğrafta şu bilgiler yer alıyordu: “Kerpiç köy evleri duruyor, PKK’nın kullandığı binalar yerle bir.” (Vatan, 18 Aralık 2007)
Yazılan ve anlatılanlar doğru ise, teröristlerin Kuzey Irak’taki köylerde, köylülerle ‘kapı-komşu’ olarak yaşadığı anlaşılır. Bu hal, en başta önlenmesi gereken bir durum değil midir? Teröristler bu derece destek alabiliyorsa, terörün kökü kolaylıkla kazınabilir mi?
Bu defaki operasyonun öncekilerden bir farkı da dünya kamuoyunun bu operasyona itiraz etmemiş olması. Geçmiş yıllarda daha fazla itiraz sesleri yükselirken, bu defa AB itidal tavsiyesiyle yetindi, Rusya ve ABD destek mesajları verdi.
Konunun uzmanları bir noktaya daha dikkat çekiyor: Bu operasyonlar mutlaka sosyal adımlarla desteklenmeli. Meselâ, ifade edildiği gibi, Kuzey Irak’taki teröristler oradaki ‘sade vatandaş’larla ‘kapı-komşu’ olarak yaşıyorsa, öncelikle bunların engellenmesi gerekir. Herkesin bildiği gibi, terörün kökünün kazınması, yeni teröristlerin ‘dağa’ çıkmasını önlemekle mümkün olur. Bunun yolu da bellidir. Gerek eğitim konusunda atılacak adımlarla ve gerekse halkı ikna ederek, şefkatle yaklaşarak terör örgütüne yeni katılımlar engellenir ve önlenebilirse bu operasyonlar da bir anlam ifade edebilir. Aksi halde, bir kaç yıl sonra yine başlanılan noktaya gelinir, ki asıl zarar da bu noktada olur.
Bayram arefesinde, terörden ve anarşiden arınmış günlere en kısa zamanda kavuşmak için duâ edelim...
19.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|