Bir Kurban Bayramına daha bizi kavuşturan Rabbimize hamdolsun, şükrolsun. Bayramlar, mesajlarda da ifade edildiği üzere mânevî havanın galip geldiği, duâların arşa yükseldiği, fakir-fukaranın sevindirildiği, ‘küs’lerin barıştığı, kırgınlıkların sona erdirildiği günlerdir.
Hemen ifade etmek gerekir ki, dinî bayramlardaki ‘barış’ ifadesi ‘söz’de değil, ‘öz’de barıştır. Yoksa, ‘barış’ adı altında kutlanan bazı bayramların ‘kan ve kin’ ile dolu olduğuna bütün millet şahit olmuştur.
Kurban Bayramı, yardımlaşma için en güzel fırsatlardan biridir. Elbette ki yardımlaşmalar sadece bayramlarla sınırlı kalmamalı. Aslolan, fakir ve fukaranın ihtiyaçlarının yıl boyu karşılanması; belki de onların ‘fakir’likten kurtarılmasıdır. Nitekim, geçmiş asırlarda zekât verilebilecek fakirlerin bulunamadığı günler olmuştur. Bu zenginlik, ancak zekât müessesesinin iyi işletilmesi ve gelir dağılımının adaletle yapılması sonucu mümkün olabilmiştir.
Bayram günleri; ibadet, hayır-hasenât ve yardımlaşma günleridir. Ancak medyamız; bilhassa Kurban Bayramlarında hadisenin bu yönünden ziyade, ‘kaçan boğalar, akan kanlar ve çevre kirliliği’ ile ilgilenmektedir. Elbette bu konular da ‘haber’ değeri taşır; ancak aslolan bayram vesilesiyle oluşan mânevî havanın kamuoyuna aktarılmasıdır.
Bayram günleri; belki de aylarca ‘unutulan’ akraba ve dostların hatırlanmasına, ziyaret edilmesine de bir vesiledir. Aynı şekilde hastaların da ziyaret edilmesi, hâl hatır sorulması, dertlerin paylaşılması bu günlerde ayrı bir önem kazanır. Bilhassa büyük şehirlerde yaşayanların karşı karşıya kaldığı sıkıntılardan biri de, akraba bağlarının zayıflamış ve belki de kopmuş olmasıdır. Birbirlerini tanıyamayacak kadar ‘yabancı’ olan akrabalar, büyük şehirlerin bir gerçeğidir. İşte bayram günleri aynı zamanda ‘yabancı’laşmaya karşı sığınılacak bir limandır.
Bayramların, sosyal faydaları yanında ekonomik faydalarını da hatırlamak lâzım. İsrafa ve gösterişe kaçmayacak şekilde alış veriş ve hediyeleşme, kalplerin birbirlerine kaynaşmasına da vesile olur.
Tabiî ki Kurban Bayramının bir başka güzelliği de, milyonlarca Müslümanın ‘hacı’ olmasıdır. Her yıl sayıları artarak çoğalan hacılar, bu ‘ünvan’a bu günlerde kavuşuyor. Muhtemelen hacılarımız bu günlerde bütün insanlığın huzur ve sükûna kavuşması için duâ ediyor. Onların duâlarına ‘âmin’ diyerek biz de mânen iştirak edelim.
Aslında hacıların Arafat, Mekke ve Medine’de sergiledikleri görüntü, dünya barışının nasıl temin edilebileceğini de, görmek isteyen gözlere gösteriyor. Renkleri ve dilleri ayrı onlarca milletin tek potada nasıl eridiğini görmek isteyenler, hacılara bakmalı. Milyonlarca kişi ‘kavga’sız, gürültüsüz bir araya geliyor ve bütün insanlığa; barış ve huzur dersleri veriyor. Dünyada başka hangi birliktelik, böyle bir mesaj verebilir ki?
Kalpleri ittihad ettiren İslâm, sözde değil ‘özde’ barış dini olduğunu her bayramda ortaya koymaya devam ediyor. İdrak ettiğimiz bu Kurban Bayramı günlerinde; Türkiye’yi ve dünyayı ‘idare edenler’in de bu gerçeği görmeleri için duâ edelim...
Bu vesile ile mübarek Kurban Bayramınızı bir defa daha tebrik ediyor ve duâlarınızı bekliyoruz...
20.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|