Günaşırı yeni çetelerin varlığından haberdar oluyoruz. Gazetelere yansıyan haberlere göre, İstanbul'da yeni bir çete daha ortaya çıkartılmış, daha doğrusu çökertilmiş. İddiâlara göre yeni çete, 'Derin devletiz' diyerek iş adamlarından para toplamaya çalışıyormuş. (Milliyet, 8 Ocak 2008)
Tabiî ki bu tür haberlerde dile getirilen iddiâların doğruluk derecesini tahmin etmek zor. Hadisenin biraz daha vuzuha kavuşmasını beklemek lâzım, ancak; 'çete'lerin ne kadar istismarcı olduğunu görmek için de bu haberler çok dikkat çekici. Aynı haberlere göre, 'çete' üyeleri bir tekstilciden 'dev Türk bayrağı' yaptırmak için yardım istemişler.
Hem 'çete' hem de 'Türk bayrağı yapılması' bahanesinin yan yana getirilmesi gerçekten ibretlik. Bu iddialar doğru ise; 'çete'lerin ve istismarcıların işi nerelere taşıdığını görmüş oluyoruz.
İddialarda dikkat çeken bir nokta daha var. Bundan önceki 'çete' haberlerinde olduğu gibi yine başrollerde ya da yardımcı rollerde daha önce 'devlette görev almış kişiler' de var. İşte, asıl üzerinde durulması gereken bu tür iddialardır. Her hangi bir 'çete'de; asker, polis ya da her hangi bir bürokratın 'başrol ya da yardımcı rol' oynaması Türkiye'nin imajına ciddî zarar vermektedir. Ya bu iddialar yalanlanmalı ya da iddialar gerçek ise bu işe karıştıkları tesbit edilen 'devlet görevlileri' hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır.
"Her kurumda 'çürük' elmalar olur" diyerek bu ve benzeri hadiseleri ciddiye almamak büyük hata olur. Elbette her kurumda 'çürük' elmalar olur ve o 'çürük' elmalar sebebiyle herhangi bir kurum kınanamaz. Ancak bu 'çürük' elmalar tesbit edildiği halde, gerekli tedbirler alınmaz ve yapanın yanında kâr kalırsa; o zaman kınana bile yeterli olmaz.
'Çete'leri etkisiz hale getirip deşifre etmek elbette çok önemlidir. Ancak bir soruyu da sormak ve makul cevap bulmak durumundayız: Türkiye niçin 'çete tarlası' görüntüsü veriyor? Millet için çalışması gereken bazı kişiler, niçin 'çete'ler için çalışmayı tercih ediyor? Suçu sadece 'çete mensupları'na havale etmekle düze çıkabilir miyiz?
Elbette bugün ortaya çıkarılan veya tesbit edilen 'çete'ler bugün oluşmamış. 'Çete'lerin de kökü geçmiş yıllara dayanıyor. Acaba çeteleşmenin tercih edilmesinde 'adalet sistemi'nden kaynaklanan bir 'ihmal'in de tesiri olmuş mudur? Adaletin tam ve zamanında tecellî etmemiş olması ya da bu şekildeki kabul; çeteleşmeye giden yolu aralamış olabilir mi?
Çeteleri yakalamak elbette övünülecek bir durumdur. Ancak daha da önemlisi, bu çeteleşmeye baştan imkân ve fırsat vermemektir. Bunu yapmak, çok kolay olmamakla birlikte, imkânsız da değildir. Bunun için önce adalet sistemi sağlam temellere oturtulmalı. Vatandaşın, bir haksızlığa uğradığında hakkını aramak için aklına gelen yol, 'adalet sistemi ve hukuk' olmalıdır. Hukuk yoluyla değil de 'çete yoluyla' hakkın alınmasının mümkün olmadığı anlatılmalı ve anlaşılmalıdır. Bu bakımdan devletin bütün kurum ve kuruluşlarına görev düşüyor; ama adalet sisteminin görevi daha da fazla.
El birliği ve iş birliği yaparak; ülkemizin 'çete tarlası' olmasına imkân vermeyelim...
09.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|