Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Murat ÇETİN

Anlatmak ve söylemek



Herkes hikâyeler anlatıyor bize. Durmaksızın anlatıyorlar. Uzun uzun anlatıyorlar. Bıkmadan, usanmadan, dinlenmeden anlatıyorlar.

Bazen bir televizyon dizisi, bazen sinema filmi, kimi zaman bir DJ, kimi zaman içli bir şarkı olarak çıkıyorlar karşımıza.

Kimisi hüzünlü oluyor, ağlıyoruz. Kimisi komik oluyor, gülüyoruz. Kimisi heyecanlı oluyor, yerimizde duramıyoruz. Kimisi korkunç oluyor, ürperiyoruz.

Ama o kadar.

O kadar hikâye, hiçbir şey söylemeden bitiyor.

Bol bol hikâye dinliyoruz, hiçbir şey söylemeyen.

Ne bekliyoruz peki? Hayatın sırlarını işitmek mi? Belki. Ama biz dişe dokunur bir şeye de razıyız.

Ceviz kabuğunu mu doldurmalı? Olabilir. Ama incir çekirdeği boyutuna da itiraz etmeyiz.

Yepyeni gıcır gıcır mı olmalı? Neden olmasın? Ama yeni bir dille söylenmiş eski sözlerden de şikâyetçi olmayız.

Ama böyle dişimize dokunmayan, incir çekirdeğini bile doldurmayan, yüzlerce, milyonlarca kez anlatılmış hikâyelere de doyduk artık.

Ağladığımızla, güldüğümüzle, korktuğumuzla, heyecanlandığımızla kalıyoruz.

Ya sormaya, düşünmeye, anlamaya çalışırsak diye hiçbir şey söylemeden pek çok şey anlatılıyor. Sanki hislerimiz kaybolmasın diye her bir duygumuz teker teker yoklanıyor.

Tamam, hâlâ ağlayabiliyor.

Tamam, hâlâ gülebiliyor.

Hâlâ korkabiliyor, heyecanlanabiliyor.

Tamam, hâlâ insan. Ama sadece bu kadar insan olsun.

Sanki böyle deniyor.

Herkes hikâyeler anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor.

Ama kimse hiçbir şey söylemiyor.

Belki o kadar da kötü değil halimiz. Zira yüzlerce, binlerce yıldır yazılanlar, söylenenler var. Hatta belki o söylenenlerin çoğunu duymadık bile. Belki duyduk, yaşamadık, hayatımıza sindiremedik.

Belki bir şey söylemeden anlatanlara değil, hayatın anlamına dair söylenmiş olanlara bakmalıyız.

Belki gerçek hüzünlere, gerçek tebessümlere, gerçek korku ve heyecanlara yol almalıyız.

Belki bu bir şey söylemeden hikâye anlatılan çağda, çok şey anlatan yepyeni bir hikâye olmalıyız.

Belki de sadece susmalıyız.

14.01.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.01.2008) - Büyümek üzerine çeşitlemeler

  (01.01.2008) - Yeni günün değerini bilmeyen, yeni yılın değerini bilir mi?

  (31.12.2007) - 2000 yedi

  (17.12.2007) - Yeni yıl ne getirsin?

  (10.12.2007) - Hey sen, veri tabanındaki!

  (04.12.2007) - Alışkanlık işte...

  (24.09.2007) - İlâveli, yeniden gözden geçirilmiş mahalle baskısı

  (13.09.2007) - Hayalimdeki Ramazanlar

  (10.09.2007) - Ankara'nın yetersizleri

  (03.09.2007) - Bunu da yaz

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri