Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Murat ÇETİN

Ankara’nın yetersizleri



71 yaşında ölen Pavarotti dünyanın en iyi tenoru olarak kabul ediliyordu. Aynı Pavarotti, genç bir tenor olarak geldiği Ankara’da Devlet Opera ve Balesi tarafından yetersiz bulunmuştu.

Dünyanın en saygın sosyologlarından 80 yaşındaki Prof. Şerif Mardin, Türkiye Bilimler Akademisi’ne kabul edilmedi.

Ne Pavarotti sıradan bir müzisyendi, ne de Mardin sıradan bir bilim adamı. İkisini birleştiren nokta sadece mesleklerinde zirve noktaya ulaşmaları değil, “Ankara” tarafından reddedilmeleriydi.

Pavarotti kariyerinin başında, Mardin ise kendini ispatladıktan, adını bütün bilim camiasına kabul ettirdikten sonra reddedildi.

Ankara kimbilir başka hangi Pavarotti’leri yetersiz buldu, başka hangi Mardin’lere kapılarını kapattı.

Kimbilir başka hangi Pavarotti’ler, Ankara’nın kendilerini “yetersiz” bulmalarını “yeterli” kabul ederek, yeteneklerini öldürdüler. Kendilerini kabiliyetsizlik abidesi zannedip, sıradan bir hayat sürdüler.

Ve kimbilir başka hangi Pavarotti’ler Pavarotti gibi kendilerini “yetersiz” gören Ankara’yı “yetersiz” bulup kendilerine başka kapılar, başka yollar aradılar ve o yollardan zirvelere ulaştılar.

Pavarotti münferit bir örnek miydi peki? Ankara, yani bir şehir değil, bir zihniyet olan Ankara, liyakata çok değer veriyordu da, bir tek dünyanın bu en iyi tenoru kabul edilen sesini mi reddetmişti? Bütün bilim adamlarına kapılarını açmıştı da, bir tek Şerif Mardin’e mi kapatmıştı?

Yoksa Ankara için liyakat, yetenek, çalışma, bilim hiçbir değer taşımıyor muydu? Yoksa bize san’atçı diye dünyanın en vasat seslerini mi dinlettiler? Bilim camiasının en sıradan isimlerini, dünyanın en iyi bilim adamı diye mi yutturdular?

İşin garip ve komik tarafı, operaya, baleye değer vermiyor diye halkı aşağılayıp küçük görürken, kendileri bir büyük müzik adamına, “Haydi başka kapıya” demişlerdi.

Hayatta en hakikî mürşitin ilim olduğuna inandıklarını her fırsatta söyledikleri halde, bir büyük bilim adamını aralarına kabul etmemişlerdi.

Evet, bu bir şehir değil, bir zihniyetti.

Üniversite kapılarını, okumak isteyen genç kızlara, düşüncesi kendi dogmalarıyla çatışan bilim adamlarına kapatan bir zihniyetti bu.

Ve artık kimse onu dinlemiyor.

10.09.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.09.2007) - Bunu da yaz

  (21.08.2007) - Ağaçlar ve orman

  (16.08.2007) - Türkiye çöl olmasın

  (13.08.2007) - Gri

  (09.08.2007) - Yağmur damlasından mektup var

  (06.08.2007) - Milletvekillerine ikinci yemin

  (30.07.2007) - İnsansız

  (24.07.2007) - Seçim boyası

  (23.07.2007) - Seçim sonuçlarını bilmeden yazılmış bir yazı

  (14.07.2007) - İmlâ kılavuzu

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri