Sivil dostu anayasa zamanı
Demokrasinin gereği olan genel seçimleri büyük bir olgunluk içinde tamamladık. Böylece ülkenin yaz ayları değerlenmiş oldu. Vakit kaybı olmadan yeni döneme de tam anlamıyla hazır vaziyette girilmesi büyük kazanç.
Yenilenmiş parlamentosu, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Hükümeti ve Meclis komisyonlarıyla uyum içinde çalışma zemini hazır. Bütün bunlara bir de toplum olarak sivil toplum kuruluşları aracılığıyla katılım sağlarsak, sanırım uzun yılların kayıpları daha kolay telâfi edilecektir.
Bu tabloda milletin katılımcılığı eksik kalırsa, işte o zaman haklarının ve hukukunun farkında olmayan bir toplum görüntüsü ortaya çıkar ki, başta kim olursa olsun arzu edilen adımlar atılmaz, demokrasi ve sivilleşme gerçekleşmez. Bu bakımdan katılımcılığı devamlı öne çıkarmalı; hakların ve hukukun takipçisi olunmalıdır.
Aslında 12 Eylül ihtilâlinden önce sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla toplumun talepleri iktidarlar tarafından daha hızlı okunurdu. Sivil toplum etkisi çok daha büyüktü. 12 Eylül ihtilali ve anayasasıyla bu etki törpülendi hatta yok edildi.
1982 Anayasası bazı kısımlarıyla demokrasi ve sivil görüntü verip, hemen arkasından “ancak, ama, fakat”larla o görüntüyü silen haliyle, çeyrek asırdır çeşitli değişikliklere de uğrayarak bu günlere kadar geldi.
Artık deniz bitti, kara göründü. Dünyanın geldiği bugünkü seviyede bize de yeni, sivil ve demokratik bir anayasa gerekiyor. Kısa yolu uzun hale getirmenin bir mantığı yok. İhtiyacımız olan sivil dostu bir anayasadır.
Ülkenin önceliği bu anayasanın gerçekleştirilmesi olmalıdır. Gündemi başka konulara kaptırmak aslında bir şey kazandırmıyor. Hangi evde oturulacağı bilinmeden ev eşyası alıp istif etmek çözüm olmadığı gibi sıkıntı verici bir durumdur.
Önce teferruatta boğulmayan, okunma merakı uyandıran, uygulama kolaylığı bulunan, temel hakları ve hukuku teminat altına alan, bununla birlikte kimseye dokunulmazlık zırhı tanımayan, sosyal ve siyasî uyuşma zemini sağlayan bir anayasa gerekiyor. İnsan, birey, vatandaş ve devlet kavramlarının günün şartlarına göre yeniden tanımlandığı bir sivil anayasa…
Böyle bir anayasa hazırlığına katkı yapmanın tam zamanıdır. Ortak akılla varılacak sonuçlar aslında herkesindir. Her insan “bu benim anayasam” diyebilmelidir.
İşin özü, milletinin emrinde bir devlet anlamına kuvvetli bir şekilde vurgu yapılırsa teknik detaylar buna göre daha rahat yapılandırılır.
Kendi hazırladığı ve kabul ettiği bir anayasaya kavuşacak Türkiye’nin önü açılacaktır.
|