Daha dün diyebileceğimiz bir 'post modern darbe'nin üzerinden de yıllar geçti. 28 Şubat 1997 tarihinde toplanan Millî Güvenlik Kurulu'nda alınan kararlar, Türkiye'de siyaset alanını daraltan etkiler yaptı. 28 Şubat 1997'de alınan bu kararlar, 'post modern darbe' olarak anılmaya başlandı.
Aradan yıllar geçtikçe, 28 Şubat sürecinde yaşanan 'demokrasi dışı müdahale örnekleri'yle ilgili ayrıntılar da dillendirilmeye başlandı. Bu müdahale güya 'demokrasi' adına yapılmıştı; ama itiraflardan da anlaşılacağı üzere müdahalenin özünde demokrasi kaygısı yoktu.
Buna rağmen önümüzdeki ay, bu müdahalenin 11. yılını 'kutlayacak' olanlar da çıkabilir. Çünkü geçmişte, 27 Mayıs 1960 ihtilâlini 'bayram' olarak kutlayanlara da bu ülkede rastlanmıştır.
Her ihtilâl ve müdahale sonrasında olduğu gibi, 28 Şubat sonrasında da; o dönemde yaşanan 'gerçek'lerle ilgili bilgiler kamuoyunu şaşırtıyor. Geçmişteki ihtilâller sonrası 'itiraf'lar daha geç gelirdi, ama 28 Şubat süreciyle ilgili itiraflar erken sökün etti. Muhtemelen asıl itirafları, 28 Şubat sürecinin yıldönümlerinde okuyacağız.
Kamuoyuna açıklandığında insanları tedirgin eden ve 'post modern darbe' olarak isimlendirilen "28 Şubat kararları"nda neler vardı? Önceki ihtilâllere de bahane edildiği üzere bu kararlarda da 'irtica tehdidi'nden bahsediliyor ve 'kökten dinci kadrolaşma'dan şikâyet ediliyordu. (18 maddelik kararlara ulaşmak isteyenler için internet adresi: http://www.netbul.com/superstar/ozeldosyalar/siyaset/donemecler/11.asp)
1997'de alınan bu kararlar bugün okuyunca, ne kadar anlamsız oldukları bir defa daha anlaşılıyor. Sabah'ın eski patronu Dinç Bilgin, 28 Şubat süreciyle ilgili değerlendirme yaparken, "Türkiye sapık, karışık bir dönem yaşadı. Her şey sapıtmıştı" demiş. (Yeni Şafak, 10 Ocak 2008)
28 Şubat sürecine giden yolda 'kilometre taşı' kabul edilen Sincan'daki 'tank yürüyüşü'yle ilgili yeni bilgi de çok şaşırtıcı: Tankların yürüyüşünün fotoğrafını çekemeyen bir gazete için 'rica' üzerine Sincan'da yeniden tanklar yürütülmüş! (Star, 11 Ocak 2008)
"Bu kadar da olmaz ki!" diyenler için bir tahmin yapalım: 28 Şubat sürecinde, muhtemelen bu hadiseden daha da şok edici vak'alar olmuştur. Her halde onları öğrenmek için de biraz daha sabretmek gerekecek!
Bütün bunlar, bilhassa 'kartel medya'sının 28 Şubat sürecinde ve sonrasında çok kötü bir imtihan verdiğini gösteriyor. Hak, hukuk ve demokrasiden yana olması gereken gazete ve gazetecilerin; ihtilâlcilere zemin hazırlama gayretine girmesi ne acı. Şimdi pişmanlık gözyaşları akıtanların hali, bundan sonraki 'ihtilâl zemini hazırlayıcıları'na keşke örnek olsa.
"İrtica" ithamıyla özetlenebilecek bir 'korku' uğruna yapılan bunca ihtilâl, bunca müdahale; Türkiye'yi nereye taşıdı? Hani, 'muasır medeniyet seviyesi'ne ulaşmak hedefimizdi? Hangi 'zengin ve mutlu' ülke, o noktalara millete karşı ihtilâl yaparak geldi?
Türkiye'nin zenginliği ve menfaati, hür ve demokrat olmakta. Lütfen, bunu ihtilâlciler de anlasın...
14.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|