Ben bu Ramazan, Ramazan’a dair yeni şeyler duymak, yeni şeyler okumak, yeni şeyler hissetmek, yaşamak istiyorum.
Eski Ramazan’ların ne kadar güzel olduğunu değil, bu Ramazan’ın geçen yılki Ramazan’dan daha güzel olduğunu, Ramazan’ların her geçen yıl daha bir güzelleştiğini duymak istiyorum.
Eskilerin Ramazan hatıralarını okumak yerine, yeni neslin Ramazan hayallerini dinlemek istiyorum. Bugünün gençlerinin çocuklarıyla, bugünün anne-babalarının torunlarıyla yaşayacağı gelecek Ramazan’larla ilgili düşlerini öğrenmek istiyorum.
Eskiden hazırlanan iftar sofraları yerine, gelecekte hazırlanacak sofraları, yaşanacak açlıkları merak ediyorum.
Şehrin ışıkları altında, gökdelenlerin soğukluğu arasında, insanı hayatın dışına iten modern zamanlarda bir nur gibi doğan iftarları okumak istiyorum.
Televizyonda alışıldık bir iftar programı eşliğinde, Akşam ezanına denk getirilmiş bir akşam yemeği gibi yaşanan iftarlar yerine, Ramazan’ı tüm iliklerime kadar hissedebileceğim iftarlar yaşamak istiyorum.
Daha çok doyacağım değil, kendimi daha aç, daha muhtaç, daha aciz, Allah’a daha yakın, dünyaya daha uzak hissedeceğim Ramazan’lar istiyorum.
Zengin iftar menülerinin değil, Allah için aç kalmanın lezzeti anlatılsın istiyorum.
“Ramazan’da beslenmeye dikkat” haberleri yerine, Ramazan açlıklarını, Ramazan’da dikkat edilecek, asla göz ardı edilemeyecek, görmezden gelinemeyecek inceliklere, güzelliklere dair haberler okumak istiyorum.
Ramazan eğlencelerini bu sene dinlemesem de olur, Ramazan sevinçlerini doyasıya yaşamak istiyorum.
Bir ritüel, bir gelenek, bir “böyle gelmiş, böyle gider”, bir alışılmışlık, tekdüzelik, bir ezber gibi değil, her yıl yenilenen, her yıl yeniden doğan, her yıl sanki ilk kez geliyormuş gibi gelen taptaze bir mevsim gibi yaşamak istiyorum.
Daha fazla Ramazan’la, Kur’ân’la, duayla baş başa kalmak, bu Ramazan’ı daha Ramazan yaşamak istiyorum.
13.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|