Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

14=13+simitçi



Bir "12 Eylül" hatırası

Cemal Beyle komşu ve hemşehriyiz. Onunla zaman zaman sohbetlerimiz olur.

"12 Eylül darbesi" olduğu esnada (1980), DİSK'e bağlı bir sendikanın İstanbul şubesinde çalışıyordu.

Başından geçen ibretlik bir hadiseyi bize şöyle anlattı:

"Bir gün askerler geldiler. Birlikte çalıştığımız sendika yönetici arkadaşların hepsini topladılar. 'Sıkıyönetim Komutanlığı emridir. Sizi Selimi Kışlasına götüreceğiz' dediler.

"Bizi apar–topar askerî araca bindirdiler. Yolda giderken, telsizle kaç kişi olduğumuz soruldu. Başımızdaki komutan da, heyecan ve telaştan olacak, iyice sayamadan 'Komutanım,14 kişiler' diye cevap verdi. Halbuki, biz 13 kişiydik.

"Merkeze bilgi verildikten sonra, komutan tekrar saymaya başladı. Bir de baktı ki, toplam sayımız 13.

"Yeniden bir tedirginlik ve telaş başladı. Askerler, aralarında ne yapacaklarını konuştular.

"Kısa bir süre sonra, içinde bulunduğumuz araba durdu. Yolun kenarında simit satan bir adam vardı. Komutan, sert bir şekilde onu çağırdı. Adam da, yarı sevinç yarı ürkek bir vaziyette arabaya doğru koşarak geldi ve 'Buyrun abi, kaç simit istersiniz?' diye daha lâfını bile tamamlayamadan, kolundan tutup onu da aracın içine attılar.

"Bu vaziyette, yani 14 kişi olarak Selimiye Kışlasına götürüldük. Oradaki görevlilere teslim edildik. Derhal nezarete atıldık.

"Simitçiyle birlikte ifademiz ancak üç ay sonra alındı.

"O zamanki kànunlara göre, gözaltı süresi üç aydı. Üç ay sonra mahkemeye çıkarıldık. Kimimiz beraat ettik, kimimiz hapsi boyladık.

"Fakat, en çok üzüldüğümüz kişi simitçiydi. Zira, o tamamen bir yanlış sayı telaffuzunun kurbanı oldu. O an için, yolun kenarında simit satmaktan başka hiçbir suçu yoktu. Bir hiç uğruna, üç ay müddetle nezarette kaldı. Bundan ailesinin dahi haberi yoktu."

Evet, ihtilâl tasarrufu kabilinden, bunun gibi daha başka hadiseler de var.

İhtilâlleri–iyi niyetle olsa bile–alkışlayarak tasvip edenlerin, işlenen bunca zulüm ve adâletsizliği düşünerek, herhalde nedamet duyarak tevbe etmesi gerekir.

Başkent'in en güçlü tarikatı

Milliyet'in başyazarı Güneri Cıvaoğlu'nun mükerrer yazdığına göre "Başkent'in en güçlü tarikatı, 'Baytaşiler'dir." (11 Eylül 2007)

"Aralarında başbakanların, bakanların, milletvekillerinin, yüksek yargı mensuplarının, büyük bürokratların, gazetecilerin (Bu arada Cıvaoğlu'nun), hekimlerin, avukatların, işadamlarının bulunduğu" bu tarikat, ismini liderinin soyisminden alıyor; yani Kemal BAYTAŞ'tan...

Geçenlerde Başbakan Erdoğan'dan ödül alanların arasında da bulunan Baytaş, aynı zamanda Türk Tanıtma Vakfı (TÜTAV) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyor. Hem de, bu vakfın kuruluş tarihi olan 1982'den bu yana...

Bunların çoğu normal sayılabilecek bilgi kırıntıları.

Anlaşılması zor görünen noktalar ise şunlar:

1) Cıvaoğlu, yazısında "Tarikat dediğimize bakmayın. Alkol alanı da vardır, almayanı da... Kimsenin inançları ayrım konusu değildir. Tam laik ve Atatürkçü bir dostluk çemberi" diyor.

Böyle bir şey nasıl olur?

Bir kere, laiklik ve Atatürkçülük, tarikate tamamıyla karşı ve aykırı.

Ayrıca, tarikatler de, müritlerin alkol almasını uygun bulmuyor, kabul etmiyor.

Demek ki, ortada bir ucûbe, bir hilkat garibesi var.

2) Cıvaoğlu ve benzerleri, acaba kategorik olarak Baytaş'ın hangi türden mürididir?

Zira, sayın Baytaş, birçok vakıf ve kuruluşun başkanıdır. Hatta, başkanı olduğu vakıflardan biri kendi adıyla kurulmuştur: (KEBASAV), yani Kemal Baytaş Kültür ve Sanat Vakfı...

Sanırım, Cıvaoğlu'nun açtığı bu konunun detaylarını bizim gibi başkaları da merak etmişlerdir. Bakalım devamı gelecek mi?

GÜNÜN TARİHİ 13 Eylül 1921

Sakarya Meydanından yükselen moral

1921 yılı Temmuz'unda şiddetlenen Yunan taarruzu, Millî Kuvvetlerimizin Eskişehir–Afyon–Kütahya hattında bozguna uğramasıyla neticelendi.

Yeniden toparlanmak maksadıyla 100 km kadar geri çekilen Millî Kuvvetlerimiz, Sakarya Nehrinin doğusunda (Polatlı civarında) karargâh kurdu.

Yunan taarruzu aralıksız şekilde yine devam etti. Ancak, bir başarı sağlayamadılar.

Önceki muharebelerde yaşanan mağlubiyet, bilhassa subaylarımızın izzetini kırmış gururunu rencide etmişti.

Bunu telafisi gerekiyordu. 10 Eylül'de tam bir azim ve kararlılıkla harekete geçen ve düşman birliklerini geri püskürtmeye başlayan askerimiz, 13 Eylül gününe kadar Sakarya Nehrinin doğu kısmına tamamiyle hâkim oldu.

Düşman kuvvetleri, nehrin batı yakasına geçmek zorunda kaldı.

Bu büyük muharebede, çok sayıda subayımız şehit oldu. Öyle ki, subay kaybı er ve erbaş kaybını neredeyse ikiye–üçe katladı.

Bu savaşların neticesinde, taraflar on binlerce kayıp verirken, bir o kadar da yaralı asker sayısı ortaya çıktı.

Zafer sonrasında asker ve milletimizin kazanmış olduğu yüksek moral, bu hadisenin en önemli neticesi olmuştur.

Zira, düşman taarruzu artık durmuş ve savaş birlikleri geriç çekilmeye başlamıştır.

13.09.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.09.2007) - Darbe(ci)leri yargılamak

  (11.09.2007) - Yüksek faize iki farklı açıdan bakış

  (10.09.2007) - Germenin kime ne faydası var?

  (01.09.2007) - Şiddete âlet olanlar

  (29.08.2007) - Nazım Hikmet duruşması

  (27.08.2007) - Lozan'ın gizli mimarı Haim Naum (2)

  (25.08.2007) - Lozan'ın gizli mimarı Haim Naum (1)

  (23.08.2007) - Gereksiz polemikler

  (22.08.2007) - Gündeme dair

  (21.08.2007) - Köken kurcalama mantığı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri