Bu gün, rahmet ayının hayatla buluşturduğu yeni bir huzur mevsimine girdik. Hayat olan imanla ibadetin şaha kalktığı bir bereket ayı. Bütün organların kendi dilleriyle oruçlandığı bir iklime girdik. Her yönüyle kendine has, akıl ve kalb buluşmasının en lezzetli ruhani hallerinin yaşandığı bir özel merasim ayı. Bütün mevcudatın, insanın bu ibadet gayretine ve kulluk şuuruna sevinçle mükabelede bulunduğu bir mağfiret ayı.
Kendimize döndüğümüz, acizliğimizi hissettiğimiz, teslimiyetle tecellilere mazhar olduğumuz çok istisnai ve rahman isminin mazhariyetine en yakın olduğumuz bir nurani atmosfer. Oruçluyken, yanlış bir davranış karşısında “Ben orucum”diyerek ibadet halini terk etmemek, sevap mevzisinden uzaklaşmamak ve şeytanı güçsüz kılan bir hususiyeti devam ettirmeye yönelik en büyük teyakkuz hali.
Konu komşu gözetmek, sosyal hayatın her kese şamil, ikram ve ilgi sofraları ile hayata canlılık ve mü’mince dayanışma imkânı vermektedir. Zekât dönemi aynı zamanda... Zenginden fakire bir emanet devri. Emanetlerin sahibi adına, onun veznecisi ve malın bekçisi olarak muhtaçların hakkını dağıtmak ve bunu rıza dairesinde ihlasla yapmak, gufran ayının ayrı bir merhamet göstergesi.
Oruçla, vücut dinlenirken, yenilenen organizma kendi sisteminde manevi aleme daha öncelik verir ve duyarlılığını ruh ve vicdan zemininde ubudiyetle çekirdekleri ahiret toprağına gönderir. Namaz vakitleri, daha ayrıcalıklı bir itina görür. Ezanlar ilk defa namazla tanışacakları teravihe farklı bir heyecanla davet eder. Cuma günleri, kendini çok müstesna bir dini merasimle hissettirir. Kalabalıklar cemaati sokağa, caddeye taşır.
Oruçlunun yüzü, hırstan ve kibirden uzaklaşan bir mülayemeti ifade eder. Duygular, kalbin tatminini temin edecek Allah’ın zikrine ve onun memnuniyetine yönelir. Akıl, okuduğu Kur’ân’ı anlamaya ve tefekküre gark olmaya namzettir. Nazil olduğu ayın kutsiyetiyle ilahi emrin en çok terennüm edildiği bir dua tesirlidir.
İnsanın kendi nefsinden ve şehevi hislerden arındığı bir fikir zenginliği kucaklar. İslâm alemi ile yakınlaştırır. Muhabbet sağanağı, kalbten kalbe mânâları kucaklaştırır. İnsanları birbirine karşı ısındırır. Barış ve sükunet her tarafı sarar.
Evlerde ayrı bir şenlik var. İlk teravihe hazırlanma coşkusu, yeni adaylarla eskilerin ortaklaşa programına vesile olur. Teravih sonrası cami çıkışı, yakın dostlar ayın önemine dair sohbet derinliğine dalarlar. Gece uyurken, yeni günün ilk planı çoktan yapılmıştır. Sahura kalkılacak, mide deposu gün boyu ibadetlenecek vücudu takate hazırlayacak. Ağzın nefes alma verme dışında bütün girişleri yasaklanacak. Girişleri kontrol eden bu nöbet hali, bütün uzuvları kapsayacak şekilde konuşmaya, duymaya, görmeye ve düşünmeye sirayet etmekte.
Mağdur, mazlum ve işgal altındaki Müslümanlara dua etmek, onların feklaketlerden kurtulmasına ve madi manevi huzurlarına iştiyakla niyazda bulunmak, ayrı bir şuur ve hassasyet olarak bütün zamanların üstünde devam edip gider.
İşyerleri, çarşı pazar, dostların görüşmeleri, çevre ve aile, toplum ve ülke, dünya ve insanlık, kısacası her şey Ramazanlaşır bu mevsimde. Herkes, Ramazandır. Hepimiz Ramazanız.
Bir de Resulullah’ı ziyaret varsa bu kutsi ayın randevusunda, şükür secdesine kapanmanın en mukaddes süruruna en yakın noktadayız demektir. Risaledeki Ramazan dili, “Ramazan’a dairdir.” Mevzuu, zihnin şuurlanmasına verdiği fikir ikramı ile ayrıca Ramazan’a bakışımız kiymet ve ehemmiyetini tattırır.
Bu gün, yarın ve sonrası hep Ramazan tadında olsun inşallah. Ramazanlaşmak duasıyla.
13.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|