Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Bürokratik cumhuriyetten kurtulma



Son dört ayın stres dolu kamuoyu gündeminden geriye kalan sonuçları özetlersek; genel seçimler yapıldı. Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı seçildi. Hükümet kuruldu. Yakında Meclis komisyonları teşkil edilecek.

Görünen tabloda, yenilenmiş, taze ve istikrar potansiyeli olan bir yürütme uyumu var. Domino etkisi yapacak yeni düzenlemeler, ayrışmalar, tartışmalar, uzlaşma zemini aramalar, dikleşmeler, restleşmeler, jestleşmeler, ucu açık sunî ve gerçek gündemler iç içe, yan yana, ya da bağımsız bir şekilde sürüp gidecek.

Sosyal hayatın, siyasî erkin ve kamuoyunun başka aktörlerle birlikte yürüttüğü bu canlılık ve farklılığın sağlıklı işlemesi için önceliklerin iyi belirlenmesi gerekir. En azından ülkenin önceliklerinde ve en önemli meselelerin tadadında bir başlangıç noktasında anlaşma sağlanmalı.

Bu mümkün değilse, gündemin dümenini kontrol hakkı, eğer derslerine iyi çalışırlarsa çoğunlukla hükümetin elinde olacak. Çünkü takım oyununu iyi kurdular. Acemiliklerini de yendiler.

Bir mazeretleri kalmadı artık. Sadece kendilerini yenilemeye ihtiyaçları var. Elbette fizikî bir yenilenme veya görev değişikliğinden bahsetmiyorum.

Toplum taleplerini doğru okuyup; ufuk, hedef ve doğru stratejilerle AB sürecini etkin ve hızlı bir şekilde hayata geçirmekle yükümlüdürler.

Bu çerçevenin en öncelikli gündemi ise demokratikleşmedir. En eğitimsiz vatandaştan en elitine kadar demokrasi kültürünü yerleştireceği acil eylem planını hayata geçirmesi gerekir. Bu zihnî açılım, sosyal mutabakatları ve anlaşma zeminlerini arttıracaktır.

Ekonomi lokomotifi demokrasiyi beslerse, toplumun ahlâkî temelleri de eğitimle desteklenirse, plan ve proje odaklı icraatlar katma değerini bulur.

Bunun için öncelikle; enerjik, günlük politik kaygılardan uzak, cepleri dikili ve ehil vizyonerler gerekli. Algı gücü yüksek, topluma duyarlı, randevusuna sadık, masumdan ve muhtaçtan yana bürokrasi inşasına ağırlık verilmelidir.

Pratik etkilerden gidersek; meselâ, makam odaları küçültülmelidir. Özel görüşmeler sınırlandırılıp, halka açık zamanlar çoğaltılmalıdır. Mutlaka arayanlara dönülmelidir. Dönülmemesi bir performans kaybı olarak ölçülmelidir.

Masalar küçültülmeli, “hediyeler” yasaklanmalı, görüşmeler şeffaf mekânlara alınmalıdır. Nitekim bunu yapan birkaç kurum var.

Ayrıca, verimli çalışanın ideolojik tercihlerine bakılmaksızın, inadına ödüllendirilmeli ki, imtiyaz değişikliği öne çıksın.

Bakan, müsteşar, vali, genel müdür, kaymakam ve diğer üst düzey makam telefonları günde en az iki saat direkt vatandaşın görüşmesine açık olmalı.

Vatandaşın gerçek gündemini böylece doğru, direkt kaynağından öğrenme imkânı olur. Uzmanlara bırakılmış, havale edilmiş ve ertelenmiş gündemler yerine, bizzat hizmet alanla yüzleşen bir demokrasi kültürüne ağırlık verilmeli.

Girilmez bölümler, kamusal alan yasağından temizlenmeli. Belli günlerde vatandaşa daha geniş alanlar açılmalı ve yakınlaşmalar sağlanmalı.

Hükümet; hesap veren, hesapta duran ve başına buyruk davranıp siyasetçinin iki dudağının arasına kendini kilitlemiş bürokrasi egemenliğinden kurtulmalıdır.

Bürokratik oligarşinin aşıldığının en açık göstergesi, demokrasinin vatandaşa indirgenmiş halinin herkesçe hissedilmesiyle test edilmiş olacaktır.

İnsanı merkeze koyan, zaafiyetlerini arka plana atan, toplumun ekmek derdine ve temel haklarına fazlasıyla hassas insanların mutlaka kamu erkinde belirginleşmesi şart.

Bu konuda verimliliğe dayalı hizmet ölçümleri arttırılmalıdır.

Meselâ, vatandaş memnuniyet ölçümleri sık aralıklarla yapılıp, her kurum ayrı ayrı mercek altına alınmalıdır.

Çözümler, veriye dayalı ve sahadan alınmış nümunelerle analiz edilmelidir.

Yoksa fizikî büyümeler, ekonomik trendlerin yanı sıra dürüstlük aşındırılır ve ahlâkî erozyon durdurulamazsa, halkın beklediği muhafazakâr sonuçlar ve demokratik şeffaf yönetim oluşması kuşkulu olur.

Sivil anayasayla birlikte köklü kamu reformu paketi bir an evvel gündeme girmelidir.

03.09.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.09.2007) - Ömrümüzü kavramlarla borçlandırmak

  (30.08.2007) - Yeni dönem

  (29.08.2007) - Uzlaşma kültürü

  (28.08.2007) - Gündemin içinden

  (27.08.2007) - Başkan özür diledi

  (26.08.2007) - Hayalî bir yazı

  (24.08.2007) - Dinamik çeşitlilik

  (22.08.2007) - Başörtüsü mağduriyeti

  (21.08.2007) - Toplumda “dinî kurallar” talebi

  (20.08.2007) - Hassasiyetler üzerine

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri