Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 06 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Güneş doğmadan doğmak



"Biraz uyuyalım mı, yoksa rızkımıza mı gidelim?"

"Rızkımıza gidelim. Uyumayalım."

"Hadi öyleyse" dediğimde, direk mutfağa yürümüştü Muhammed.

Sabahın, gafleti yarması ve yataktan uyandırması gereken ezan saatinde kalkmış, kemerbeste-i ubudiyeti geride bırakmış ve 11. Sözün verdiği mesajlar sonrası, yukarıdaki diyalog başlamıştı.

Güneş, henüz doğmuştu. Eşya ve kâinat siması, okunabilir aydınlıktaydı. Her varlık yüzünü gösterecek bir sorumluluk içinde günlük görevlerine başlamıştı bile. Biz de oldukça keyifli ve rahat bir şekilde, gönlümüzün sürûrunu ve kalbimizin tatminini sabah namazı ile yakalamış olmanın feyzi ve bereketiyle iç içeydik.

Bir hareket, koşuşturma ve tazelik var sabahın bu erken saatlerinde. Rızkına giden binlerce insan, şu an yola çıkmak üzere ya da yollara düşmüş. Özellikle hele büyük şehirlerde bu rızk yolculuğu, trafik hesaba katılarak daha erken başlıyor.

Hayat sahiplerini rızka aşık ettiren bir sır var insanın eğilimlerinde ve arzularında. Dur durak bilmeden çalışır durur rızık peşinde. Kazandıkça kazanmaya ve kaybettikçe de telâfi etmeye çalışır rızk ihtiyacını.

Hayatın faaliyet lezzeti, şükür nimeti ve kazanma niyeti, birbirine kuvvet veren mânâlardır. Bu halkalarla, hayat daimîleşir. Ebed ülkesine bakî meyveler gönderir. Emek mahsulü, alınteri bir gayretin boşa gitmeyen ve neticesi görülen muvaffakiyetlerinden dolayı, çalışma azmi artar.

Elde edilen başarılar, beraberinde sorumluluk ve hakkaniyetle birlikte şükretmeyi de öğretir. Eldekinin kıymetini bilme, israftan korunma, başkasına daha fazla yardımcı olma ve faydalı yaşama gibi yeni sorumluluklar zincirini tesis eder.

Sabahın bereketi, günün hareketi bu düşüncelerle başlamıştı. Kâinat meşheri/sergisi içinde bir seyyar/seyyah gibiydik. Bal yapmak için peteğini arayan arılar gibi. Birbirine dayanışmada en yi örnek olan çalışkan hayvanlardan karıncalar gibi. Bazen uçarak konar, bazen sürünerek varırız menzilimize. Biri yerde, biri havada, ancak ikisi de faaliyet halinde.

Meleyen bahar kuzuları ve çıngıraklı seslerle sürüyü canlı tutan koyunlar; kışın ağır şartlarında sabahleyin toplayıp bir araya getiren, otlatan ve akşama doğru geri getirene kadar beraberliklerini emniyet altına alan köpekleri ile tam bir ekip ve takım çalışması sağlayarak rızkına yürüyen çobanı düşünün.

Erkenden uyanıp, sabah namazı sonrası yavrularını okula hazırlayan yatak odaları ile mutfak arasında onlar için mekik dokuyan anneleri canlandırın zihninizde.

Sabahın erkenin saatlerinde işyerini açıp, etrafı temizleyen, eşyaları yerine yerleştiren, çayını hazırlayan ve birazdan gelecek çalışanlara güler yüzle kapıyı açıp "hoş geldin" diyen yardımcı elemanı hatırlayın.

Akşamdan, sonraki günün çalışma çerçevesini çıkarmış, sabahın namaz feyzinden sonra tekrar günlük planını gözden geçirmiş ve kahvaltı sonrası işine koyulurken, çalışma heyecanıyla, günün iyi geçmesi için duâlarla rızkına rızk katmak için bekleyen yardımcısına yetişip işyerine koşan yöneticinin tebessümlü halini hayal edin.

Hepsi mutlu, çünkü bir işleri var. Hepsi canlı, çünkü erken saatte kalkıp mesaiye gidiyorlar. Günün bereketine koşuyorlar. Hepsi gayretli, çünkü severek çalışıyorlar. Hepsi yoğun, çünkü önlerinde bir hedef ve planları var. Hepsi dolu, çünkü öncelikli bir işleri var ve onunla meşguller. Zihinleri bir arada. Düşünceleri derli toplu. Görevleri tanımlı ve kendileri ona bağlı.

Hayat bir faaliyetse, bunu fark etmenin en iyi zamanı güneş öncesi kalkış, ibadet ve sonrası hazırlanıp sabah serinliğinde yola koyulmaktır. Eğer bir duraklama şansınız varsa yolda, bir tefekkür aralığı yakalayabilirsiniz. 10 dakika da olsa. Bir ağacın yaz gölgesi, kış sadeliği, sonbahar mahzunluğu ve bahar coşkusu görülmeye değer özel anlardır. Biraz seyredip onunla konuşmak, bizi rahatlatır.

Bu konuda zaman yoksa, odanızdaki her hangi bir çiçek veya anlamlı tablo size ciddi fikirler verir. Sizi rahatlatır.

06.01.2008

E-Posta: [email protected].


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.01.2008) - Bismillah yeni yıla-2

  (02.01.2008) - Bismillah yeni yıla -1

  (31.12.2007) - Darbelerin Pakistan'ı

  (30.12.2007) - Meşrû limitlerde kalmak

  (27.12.2007) - 2007'nin bitmeyenleri

  (26.12.2007) - 2007'yi uğurlarken

  (25.12.2007) - Tanışma ve yardımlaşma seferberliği

  (24.12.2007) - Anayasa mahkemesine ferdi başvuru

  (23.12.2007) - UNESCO 2018 Bediüzzaman yılı

  (20.12.2007) - Her anlamda bayram

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri