Diyarbakır, çok büyük bir facianın eşiğinden döndü. Vatandaşın yoğun olduğu, askerî aracın geçtiği ve dershane öğrencilerinin dağılmak üzere olduğu akşam saatlerinde bomba patlatıldı. Son bir ayın sükûnetine kurşun sıkıldı. Allah korusun daha kötü sonuçlar olabilirdi.
Yapılan hain saldırıyı amaç ve hedef olarak küçümsememek gerekir. Ciddî bir kırılmanın ayak izlerini taşıyor. Sınır geçişlerinin kısmen kontrolü ve Kuzey Irak barınağının tahrip edilmesinin ardından terör örgütünün tepki ve mukabele dili değişti. Şehir terörüne yöneldi.
Batıda kundaklama, doğuda ise kalabalık ortamda patlatılan bomba, terörün kaybettiği gücünü, masum şehir insanlarının malına ve canına direkt kastederek yıldırma çılgınlığına getirdi.
Binlerce öğrencinin dershane dağılışında yaşadığı ve içine sinen korkunç patlama sesi, etrafta camları dökülen, araçları hasar gören binlerce insan, aile ve çocuğun sürüklenmeye çalışıldığı insanlık dışı katliâmı andıran teşebbüs, oldukça ürkütücüdür.
Vatandaşımızın can ve mal güvenliğini riske sokan bu yeni terör dalgası inşallah akim kalır, etkisizleşir. Halkın sivil tepkisinin terörle ve taraftarlarıyla arasına koyduğu mesafe, geliştirdiği tavır ve sergilediği cesaret, örgütün psikolojisini bozmaktadır.
Bununla birlikte siyasî cephede DTP'nin tıkanma noktasına gelen daralmışlığı ve çözüm zemininde demokratik söylemle terörü birbirinden ayıracak bir duruş sergileyememesi, siyaseten de DTP ve Kürt politikasının sağlıksız olduğunu göstermektedir.
Meseleye bölge ve ırk temelinde bakıldığında, toplumun dayanışma ruhunu ve ülke birliğini tehdit eden bir ayrışmaya doğru gitmektedir. Bunun önemli müsebbiplerinden biri DTP ve çevresi, diğeri ise rejimin yıllardır izlediği yanlış politikalar ve tahrik edici uygulamalardır.
Gelinen noktada, askerî tedbirlerin yanı sıra ekonomik ve sosyal rehabilitasyon projelerine de ağırlık verilmesi, eve dönüş kapsamında ailelere uzanma anlayışı, terör tırmanışını engelleyen olumlu gelişmelerdir.
Hükümetin GAP'la bağlantılı geliştirdiği yeni istihdam politikaları çalışmaları, gerçek muhtaçları üretime katarsa, diğer ifadeyle işsizliğin beli kırılırsa, normal günlere ve huzur ortamına daha çabuk dönülecektir.
2007'de AB sürecinde yaşanan duraksama ve demokratik reformlarda gerileme süreci, sosyal ve kültürel rahatlamanın önündeki en büyük engellerden. En azında halk nezdinde psikolojik eşiğin negatif unsurları ve propaganda malzemeleri, tahrik edici özelliğini kaybeder.
2008'e demokratik reformlar, AB sürecini hızlandırma ve bölgesel farklılıkların kültürel anlamda teşviki, ekonomik anlamda düzeltilmesi ve katılımcılık esaslı sivil toplum dinamikleri ile yeni bir huzur atmosferi yaşanabilir.
Milletin sağduyusu, son yıllarda artarak devam eden cemaatlerin şefkat eli ve devletin bakışında yaşanan olumlu gelişmeler önemli değişimlerin işaretidir.
Gerginliklerin kökünde, rejimin dayattığı politikaların sonuçları var. Görünen köy kılavuz istemez. Bu tablo, rejimin de iflâsıdır. Yeniden düşünmenin, huzur bozucu her türlü tahrikten kaçınmanın ve ırkçı-bölücü cepheyi taraftar toplamaya sevk edecek tutumlardan uzak durmanın en hassas zamanındayız.
Terör belâsı, etkisizleşmeye en yakın noktadadır. Bunu dikkate alacak teyakkuz hali, demokratik hakların ve insanî yaşama endeksinin iyileştirilerek takviyesiyle mümkündür.
Ülkenin kaynakları, artık bu belâyla heder olmamalı. Şefkatli bir eğitime, psikolojik rehberliğe, ahlâk ve inanç desteğine gidilmeli. Kardeşliğin ulvî duygularına ve birliğin şuurlu sonuçlarına hizmet etmeli.
2008 yılı girişimci, profesyonel işbirlikleri, kaynak ortaklıkları, ortak akıl ve birlikte mutluluk senaryolarının müzakeresine ayrılmalı. Bireyi merkeze alan değerler bütünlüğü içinde yeni bir inşa ve kalkınma seferberliğini beraberinde getirmeli.
Terörün ve husûmetin panzehiri bunlardır.
07.01.2008
E-Posta:
[email protected].
|