DİYARBAKIR
* Bu problem neden ortaya çıkıyor?
Bence dış mihraklı bir olaydır. Türkiye’yi bölmek için bir senaryodur.
* Halk arasında gösterilmeye çalışıldığı gibi bir ayrılık var mı?
Yok. Halk öteden beri güzel geçiniyor. Diyarbakır’ın Çüngüş, Çermik ilçesinde Türkçe konuşulur. Diyarbakır büyük ve güzel bir şehirdir. Sahabe kentidir. Hz. Yunus Peygamber (as) Fis kayasında 7 sene kalmıştır. Buraya duâsı vardır, bu halka duâ etmiştir. Birçok sahabe burada yatıyor. İslâmiyet 639’da Hz. Ömer zamanında buraya gelmiştir. Daha diğer iller İslâmiyetle tanışmadan Diyarbakır İslâmiyetle tanışmış.
* Diyarbakır’da en başından dinin ağırlığı var anlaşılan…
Evet hakim. Bu kadar olaylar oluyor, çalkantılar çıkıyor eğer bunlara rağmen bu halk yine normal hayatını sürdürüyorsa bu hep dindar olmalarına borçludur. Köklü bir İslâmiyet var bu halkta. Öteden beri öyle. Sonra birçok yazar, edip ve şairler buradan çıkmış.
* Renkli bir şehir…
Çok. Şimdi de bir çok âlim var. Fakat her nedense bazı hocalarımız farklı yöne itiliyor. Alet oluyorlar. Halkı yatıştırmamız, birleştirmemiz, diyalog ve tesanüdü tesis etmemiz gerekirken maalesef bazı hocalar biraz duyarsız kalıyorlar.
* Beraberliğin devam etmesinin sağlayan ana unsur nedir?
Din burada çok hakimdir. Öteden beri bu halk Müslümandır. Peygamberimizle ilgili miting yapıldığı zaman çok kalabalık oluyor. Mitinge Türk, Kürt, Arap da geliyor. Olayları körükleyen belli kişiler var. Örgüt ayrı halk ayrıdır. Halk örgüt gibi tanınmamalı.
* Zaman zaman karıştırılıyor mu? Halkla örgüt ayrımı yapamayanlar var mı?
Evet. Bu örgütün sempatizanları var. Fiilen içinde olanlar da var. Ama taban öyle değildir. Halk tahrik ediliyor. Rahat bırakmıyorlar. Ben 73 yaşındayım eskiden böyle bir şey yoktu. Herkes İslâmiyet etrafında toplanıyordu.
* Bu duygu tahrip mi oldu?
Dinden uzaklaşma yok. Bununla beraber bu fikri de yürütüyorlar. Halk dininden, imanından, inancından taviz vermiyor. İslâm inancını değiştiren yok.
* Halka ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz?
Bu fikirleri bırakın, bize yarar getirmez zarar getirir. Gelin İslâmiyet etrafında İslâm bayrağı altında toplanalım. Dâvâmız budur.
* Bunları söyleyince nasıl bir tepki alıyorsunuz?
“Hükümet bize karşı iyi değildir. Niye bu dâvâya yönelmiyor, bir çözüm getirmiyor” di-yorlar. Çözüm istiyorlar. Yalnız bu fikirle beraber dinsizliği istemiyor. Üst düzeydekileri bilemiyorum fakat sempatizanlar öyle değil. Hem namazını kılar, orucunu tutar, İslâmiyet için de can verir, fakat o fikre karşı da duyarlıdır.
* Allah’a inanıyor, namazını kılıyor. Böyle bir adamı kimlik arama peşine düşüren sebep ne olabilir?
‘Benim hakkımdır’ diyor.
* Yıllarca Kürtçe yasaktı, bunun sebebi olabilir mi bu tepki?
Bir zaman öyleydi. Bir zaman “biz niye Kürtçe konuşamıyoruz” diyordu. Niye bu lisan hapsediliyor? Niye İngilizce veya başka yabancı lisan konuşulunca tepki yok Kürtçe konuşunca tepki var? Gerçekten lisandır. Bugün birçok evde hatta bazı cami ve mescitlerde Kürtçe mevlid okunuyor. Bu halk Kürt’tür Kürtçe de konuşmak ister. Eskiden bu halka, bu lisana bu soğuk bakılıyordu. O etki bu tepkiyi ortaya çıkardı. Şimdi Kürtçe konuşmak serbest edildi.
* Bu serbestlikler olunca faydası ne oldu?
Faydası görülüyor. Meselâ televizyonu açıyor kendi lisanıyla söylenen türküyü, konuşmayı dinliyor. Sonra yaşlı insanlar Türkçeyi bilemi-yorlar. O politika yanlıştı. Şimdi de serbestiyet verildi ama kalplerde kin oluştu.
* Bir devlet yetkilisi ile karşı karşıya gelseniz ona bu sorunun bitmesiyle ilgili neler tavsiye edersiniz?
Başta, ekonomik sıkıntı var Güneydoğuda. Bölgeye bu açıdan farklı bakmaları lâzım. Gerçekten buradaki hayat batıdaki gibi değil. Çok yoksul insanlar var. Hükümetin ekonomik hayatı değiştirmesi lâzım. Halka “sen bu ırktansın” diye farklı bir gözle bakmamaları lâzım. O eski imajı değiştirmeleri, şefkatli davranmaları lâzım. Biz Türkiye olarak bir bütünüz. Belki de 40’tan fazla ırk var hepsinin vatanı Türkiye’dir.
* Dinî eğitim tartışmaları var. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Buraya din eğitimi ne kadar fazla olursa iyi olur. Çünkü din adamlarının çok etkisi var. Televizyonlarda yapılan dinî programların etkisi çoktur. Bunun daha da artması lâzım. Dinî ve ekonomik noktada böyle bir düzenleme olursa inanıyorum ki çok etkisi olur. Farklı bir netice meydana çıkar. Hiç kimse ırkını inkâr etmez. Hz. Resulallah (asm) zamanında biri geliyor, “Ya Resulallah, kişinin kavmini, ırkını sevmesi ırkçılık mıdır?” diye soruyor. O da “Yok değil. Irkçılık insanın diğer ırklara tepeden bakması, hakkı kabul etmemesidir” diyor. Evvela insan ailesini, hemşehrisini sever. Ondan sonra bölge insanlarını, sonra bu öyle gidiyor.
* Medyadan ne bekliyorsunuz?
Medya biraz burayı çok büyütüyor aslında. İki Diyarbakır var. Biri yaşanılan diğer anlatılan Diyarbakır. Anlatılan çok berbat. Fakat gel gör, halkın içine gir, halk çok iyi. İltifatlı, ikramlı, misafirperver insanlardır. Bu şehri böyle kötü göstermeye kimsenin hakkı yoktur. Medya rengini hep kırmızı gösteriyor. Yeşil göstermi-yor. Halbuki burada menfi fikre karşı çok müsbet fikirli insanlar vardır. Hepsini bir kefeye koymak iyi bir şey değildir. Bazen dışarı gittiğimde nereli olduğumu soruyorlar. ‘Diyarbakırlıyım’ dedikten hemen sonra ‘din adamıyım’ diyorum. Başka türlü bana bakmasın diye. Diyarbakır’ın imajı keşke değişse diyorum. Yaşlılarımız anlatırdı. Eskiden doğunun hangi ilinden İstanbul’a gidilse otele gittiği zaman memleketini Diyarbakırlı olarak yazdırırmış.
* Diyarbakırlı olmak bir zamanlar avantajlı mıymış?
Gurur vesilesiydi. Şimdi de öyle olmuş ki Diyarbakırlı demekten adam utanıyor. Plâkasını değiştiriyor. 21 plâkasını değiştiriyor. Ya Ankara, ya İstanbul, ya Adana plâkası takıyor. Buna çok üzülüyorum. Diyarbakır imajını değiştirmede hem hükümete, hem medya, hem din adamlarına ilim, irfan sahibi olan herkese görev düşüyor.
|