BİR fuar vesilesiyle Antalya’da birkaç gün kaldıktan sonra sıla-i vatan hasreti ile İzmir yollarına revan olduk. “Araya hasretlik girdi, hazin hazin ağlar gönül” misâli, hasretliği kavuşma sevincine dönüştürdük İzmir’de. Önce, yaklaşık 36 yıl önce ayak bastığımız Kemeraltı, Konak, Hisar Camii, Basmane, Çantacı Necmi Ağabeyin kıdemli mekânı, Yeşildere, Kuruçeşme, Karabağlar, Bozyaka, Çamdibi ve Üçyol... Zaman bir şerit gibi akıp gidiyordu sanki. Eski dostlar, eski mekânlar, hisli duygular... Anlatması zor, anlaşılması başkalarınca imkânsızdır.
O gün, yıllardır “Çamdibi Okuyucuları” olarak tanıdığımız isimleri, simalarıyla görmek nasip oldu. Dersler, sohbetler, hasretlik gidermeler...
Ertesi gün Manisa yoluna koyulduk. Mutad ders müzakerelerinde bulunduk. Vakit önemli değil. Yaz, kış, bahar olur, gece, gündüz olur fark etmez. İzmir’e döndüğümüzde vakit gece yarısını iki saat geçmişti. Sabah ise ayrı bir mekânda bulunmak için yollarda idik. Yıllar var ki, tren yolculuğu yapmamıştım. Doğrusu oldukça özlemiştim.
Ve Tire... Bundan tam otuz altı yıl önce adeta yeniden doğduğum aziz belde. Risâle-i Nur’a bir günde aşık olduğum belde. Aziz insanlar... Nazik ev sahipleri... Hizmet mekânımızın salonu lebâleb dolu. Keseliler, Ersanlar, Ali ağabeyler, Nuri ağabeyler, Osman ağabeyler, aziz gençler, muhterem ihtiyarlar, masum yavrular... Benim adeta dünyamı değiştiren aziz insanlar... Bu topraklar, bu muhabbet halkası, tarifi imkânsız bir duygu selidir. Bir yılın hasretini hasbihalleşerek, dertleşerek ve sevinçlerimizi paylaşarak asude bir gönüller baharını yaşadık. “Siz nesebî kardeşten birbirinize daha yakınsınız” diyen Üstadımızın ne kadar önemli bir mesaj verdiğini bir daha anladık. Gençlik arkadaşım Sezai beyi andıktan yirmi dakika sonra bizim ile müşerref olması ayrı bir tevafuk idi.
Tire Yeni Asya Temsilciliği, kelimenin tam anlamıyla mükemmel dizayn edilmiş. Bu sayısız dostların bir bir isimlerini saymak zordur. Tire’yi görmeyene Tire’yi anlatmak zordur.
09.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|