Soğuk ve dondurucu bir kıştan sonra baharın taze canlılığını yaşıyoruz. Çiçekler, böcekler, bitkiler ve hayvan yavruları... İnsanın dirilişini ve doğuşunu simgeleyen manzaralardır.
“İnsan kendi yaratılışını unutup, Bize misâl getirmeye kalktı:
‘Çürümüş kemikleri kim diriltecek?’ diye.
De ki: Onu ilk önce kim yaratmışsa tekrar O diriltecek.” Âyet böyle cevap veriyor.
Bugün insanlığın en önemli meselesi, öldükten sonra dirilmeye inanma meselesidir.
Hani bir zamanlar yoktuk. İki yıl önce, on yıl önce, elli yıl önce, yüz yıl önce...
Şu yüzyıl içinde dünya, adeta yeniden insan ve diğer canlılar ile şenlendi.
Günde iki yüz bine yakın insan hayata “merhaba” derken, yüz elli bine yakın insan da hayata veda ediyor.
Yeni yeni simalar, yeni yeni bedenler... Çeşit çeşit canlı, bu emrin adeta askerleri ve mühimmâtlarıdır.
Bahar bize bunları hatırlatıyor.
Bunları bilen ve bunlara inanan insanların hayata pozitif bakmamaları mümkün değildir.
Bahar mevsimlerin sultanıdır.
Baharın mânâsını bilmeyen, baharı anlamayan insanlardan yapıcı şeyler beklemek mümkün değildir.
İkinci bir çıkmaz da, ehl-i imanın gafletidir. Bu ince nakışları bilemeyen veya önemsemeyen, “kâinat kitabı” diye tarif edilen sahifeleri okumayanlar da, ayrı bir kategoride değerlendirilmelidirler.
Yaşadığımız dünya misafirhanesinde cereyan eden olayların inceliklerini ve önceliklerini bilememek, gafletin en yüksek derecesidir.
Bir çiçekten dersler alan, bir böcekten ibret ve hayretler çıkaranlar, olaylara yenik düşebilir mi?
İşte bahar yeni bir başlangıçtır. İnsanlara yeni bir fırsatın verildiği güzel günlerin aynasıdır.
“Bakmazlar mı?”, “İbret almazlar mı?”, “Hiç düşünmezler mi?” diye Cenâb-ı Hak insanlara hep ihtar eder.
Her şey, hâl lisanı ile Bismillah derken, insanlar sahip olduklarını hoyratça kullanırlar. Bu, iki kelime ile, gaflet ve dalâlettir.
Ve bahar yine bütün güzellikleri ile kapımızı çaldı. Biz de onu baş göz üstüne içeriye aldık, doyasıya hasretlik gideriyoruz.
28.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|