Türkiye gündemi her an değişmeye müsait olduğu için, temel konuların sıralaması da sık sık değişiyor. Hatırlar mısınız, bir ara TCK 301. madde diye bir tartışma konumuz vardı. Tıpkı “Yeni Anayasa” gibi bir konumuz olduğu gibi…
301. maddenin gündemin üst sıralarında olduğu, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in tasarının Meclis gündemine geleceğini söylediği günlerde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Türkan Yalçın Sancar’la görüşmüştüm.
Doçentlik tezini eski 159, yeni 301. madde konusunda yapan Sancar, medyada çıkan taslak yerine Meclis gündemine gelecek olan resmî metni değerlendirmenin daha doğru olacağını söylemiş ve sözlerini şöyle tamamlamıştı: “Yargıdaki algı araştırmasına göre madde nasıl değişirse değişsin, değişen bir şey olmayacak.”
**
Türkan Hocanın bahsettiği araştırma, TESEV tarafından yaptırılan “Yargıda Algı ve Zihniyet Kalıpları Raporu”ydu. Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından AKP’ye kapatma dâvâsı açılınca yargıdaki zihniyetin ipuçlarını veren araştırmaya tekrar baktım.
Hakim ve savcılarla “derinlemesine mülâkat” tekniği ile yapılan araştırmada yargının değişime, özgürlüklere, insan haklarına bakışı ve direnişi yoruma gerek bırakmayan cinsten.
**
Hakim ve savcılara “Devletin Çıkarları mı, Adaletin Gerekleri mi? Demokrasi mi, Güvenlik mi?” sorusu yöneltiliyor. İşte cevaplar:
“Ben devletçi hukukçuyum.”
“Önce devlet gelir.”
“Bir kere biz devletçi bir ekolden geliyoruz.”
“Diyelim devleti korumaya çalışırken adil olmayabilirsin, adaletten sapabilirsin… Devleti koruyorum diye adalete zarar verebilirsiniz. Mümkündür.”
“Ben Cumhuriyet Savcısı olarak devleti ve rejimi korumam gerek. Ben rejimin savcısıyım. Buna karşı olan bir şeyde ben demokrasiyi göz ardı ederim.”
**
Peki insan hakları veya AİHM gibi mahkemelere bakış nasıl?
“İnsan hakları devletin güvenliği açısından tehdit oluşturabilir mi” sorusunu “evet” diye cevaplayan hukukçularımızın oranı yüzde 51. “Hayır” diye cevap verenlerin oranı ise, yalnızca yüzde 28.
Hakim ve savcılarımızın bu konudaki yorumları da şöyle:
“Bizim mahkememizde devlet her zaman ön plandadır, devletin birliği, bütünlüğü ön plandadır, gerekirse bu anlamda insan hakları ihlalleri de olabiliyor. Biz de (Avrupa) İnsan Hakları Mahkemesi gibi düşünseydik belki birçok mahkûmiyeti vermeyecektik.”
“… içime sindiremiyorum.”
“...ben kabul edemiyorum onu. Ben onu içişlerime müdahale diye de kabul ediyorum. Ben uygun görmüyorum.”
“Bizim işimiz yok AİHM ile”
İşte, yargı, algı ve zihniyet kalıpları…
20.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|