Gözlerim yaşardı, bir ana muhalefet temsilcisinin “Başsavcı görevini yaptı” sözünü işittiğimde. Görev aşkı her zaman kalbimde büyük coşkular meydana getirir, göz pınarlarıma söz dinletemem.
Yine öyle oldu ve Mazhar Alanson’un da dediği gibi “gözlerim dolu dolu oldu, bilinmezliğe…”
Ama bu tamamen benim duygusallığımla alakalı. Yoksa savcılar daima görevini yapar. Hatta ne demişler: “Parti gördün mü kapatma dâvâsı aç, çete gördün mü arkana bakmadan kaç.” Şemdinli savcısı bu öğüdü dinlemediği için başına neler geldi, biliyoruz.
Gözlerimi yaşartan sadece görevini yapan savcılar değil. Mesela “Avrupa’da da parti kapatma var” sözü. “Avrupa’da ne varsa, ülkemizde de yüz, hatta bin misli olacak” gibi bir şiarın ürünü olsa gerek. Zira biliyoruz ki, pek çok Avrupa ülkesinde parti kapatma yok, hatta “parti” ve “kapatma” sözcükleri yan yana bile kullanılmıyor. Olanlarda ise çok istisnai durumlarda işletiliyor. Ama Avrupa’nın bile sahip olamadığı bazı lükslere sahibiz diye kimsenin bize bir şey demeye hakkı yok.
Mesela eminim Avrupa’da işkence de vardır. Tamam çok yaygın değildir, hatta istisnai ve kelimenin tam anlamıyla “münferit” de olabilir. Ama bu bizim, ülkemizde her karakolu bir işkencehaneye çevirmemize de engel değildir. Soranlara da “E, Avrupa’da var” diye bir savunma yapabiliriz.
Zaten bir benzerini 301. maddede yapmıyor muyuz? “Avrupa’da da var, onlara bir şey demiyorsun ama” diye uğradığımız haksızlıkları nasıl da güzel ifade ediyoruz.
Avrupa’da nerde var? Varsa ne kadar uygulanıyor? Uygulanırken kanun kanun olmaktan çıkıp ne kadar elastikiyet kazanıyor? Bu soruların cevapları önemli değil. Önemli olan “Avrupa’da bir varsa, bizde bin olacak. Bizim vatandaşımızın onlardan nesi eksik?” prensibi.
Göz pınarlarım bir kere harekete geçti mi durdurana aşk olsun. Şu AİHM kararını hatırlatanlara karşı da çok duygusallaşıyorum. Allah’ım bu ne AİHM aşkıdır, bu ne uluslar arası insan hakları hassasiyetidir, bu ne adalet duygusudur.
“Madem Refah Partisi’nin kapatılmasına ses çıkarmadılar, o zaman istediğimiz gibi parti kapatabiliriz” formülü karşısındaki hayranlığımı dile getirmeden geçemeyeceğim.
Diğer bütün parti kapatma dâvâlarında, -düşünce özgürlüğüyle ilgili olanlarda olduğu gibi Türkiye haksız bulundu gerçi, ama olsun.
Dâvâyı kazanan partilerin yargılanmanın yenilenmesi talepleri reddedildi gerçi, ama olsun.
“Ama Refah Partisi’nin kapatılmasını haklı buldular.”
Yine MFÖ’nün dediği gibi “Gözyaşlarım bitti mi sandın?”
Asla. Sadece parti mezarlığından geçerken korkmamak için Onuncu Yıl Marşı’nı söylüyorum. Ama ne hikmetse, daha çok korkuyorum.
17.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|