Üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik teklifin ele alındığı Anayasa Komisyonunda tam bir sinir harbi yaşandı. AKP’li üyeler bir gün önce parti yetkilileri tarafından her türlü tahrike karşı sakin olmaları konusunda uyarılmıştı. CHP’li milletvekilleri da buna karşılık o oranda tahrik, hakaret ve provoke edici konuşmalar yaptılar.
Tahrik ve hakaretler o boyuta vardı ki yaptığı esprilerle havayı yumuşatmaya çalışan Komisyon Başkanı Burhan Kuzu bile CHP’li Atilla Kart ve Canan Arıtman’ın sözleriyle çileden çıktı.
CHP’lilerin konuşmalarında en çok kullandıkları iki kavram laiklik ve bölücülüktü. Saatler süren konuşmalarında iki kelime çıkartılsa ortada anlamlı tek tük cümle kalır.
Klasik bir CHP’linin laiklikle ilgili düşüncelerini artık tüm kamuoyu ezberledi. Bölünme paranoyası da başörtüsü ile zirveye çıktı. Mesela; Şahin Mengü: Başörtüsü serbest olursa toplumu tam ortadan ikiye böler. Necla Arat: Kadınlar bölünüyor. Nur Serter: Teklif toplumu bölmeye kadın hak ve özgürlüklerini engellemeye yol açıyor.
Aynı söylem rektörlerde de var. Onlar da laik Türkiye’nin bölüneceğini söylemekten başka hiçbir tutarlı söylem geliştiremiyorlar.
Dünyanın neresinde özgürlüklerin ülkeyi böldüğü görülmüş? Tüm isyanlar, ayaklanmalar kişilerin kendini özgür hissetmediği, rahat ifade edemediği zamanlarda olmamış mı? Başörtüsü eylemleri de durduk yerde mi çıktı?
Başörtüsü üniversitelerde serbest olunca “bir avuç azınlık”, CHP’liler de görecekler ki ne laiklik elden gidecek ne toplum ne de ülke bölünecek.
Buna karşılık toplum da bölünme paranoyalarının nasıl bir kandırmacadan ibaret olduğunu görecek.
Baykal şoka mı girdi?
“Öyle anlaşılıyor ki iş bundan sonra vatandaşındır, milletindir, hukukundur. Millete güveniyoruz. Yaşadığımız deneyler özellikle son dönem bize açıkça göstermiştir ki Türkiye’nin laik demokratik bir cumhuriyet olarak ayakta kalmasının güvencesi, hukukun ve milletin iradesi dışında hiçbir kurumun bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktur. Bunun ortaya çıkmış olması da artık netleşmiştir. Herkes de bu bilince gelmiştir. O nedenle bizim hukukun dışında hiçbir KURUMdan bir bekleyişimiz yok, kimse gölge etmesin başka bir şey beklemiyoruz.”
CHP Lideri Deniz Baykal, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın türbanla ilgili “Görüşlerimizi bilmeyen yok” sözlerini böyle değerlendirdi.
Bu sözlerin Baykal’ın malum düşüncelerinin ilâmı olmadığı kesin de nedir peki?
Şok mu, öfke mi, kabul mü, yoksa hayal kırıklığı mı?
Öküz kim, heyeti nerede?
Anayasa Komisyonunda CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolat’ın fıkrası herkesi güldürürken alay konusu da oldu.
Sözlerine “Laiklik aşındırılıyor, kaldırılıyor, içi boşaltılıyor, deliniyor, kemiriliyor” diyerek başlayan Özpolat, serbestliğin üniversitelerle sınırlı kalmayacağına dikkat çekti ardından sözlerinin mânâ ve önemini anlatan bir fıkrayı anlattı:
“Ormanın birinde aslanlar toplanmışlar demişler ki ‘yav kuşa saldırsak uçuyor, maymuna saldırsak ağaca tırmanıyor. File saldırsak büyük. En iyisi öküze saldıralım. Çünkü onların pençesi yok.’ Saldırdıklarında bakıyorlar ki öküzler bir araya gelerek kendilerini koruyorlar. Evdeki hesap çarşıya uymuyor. Açlık devam ediyor. Aslanlar, ‘Tilkiye gidelim’ diyorlar. Tilki ‘ben hallederim’ diyor.
“Tilki öküzlere gidip, ‘arkadaşlar bu aslanlar çok uysal hayvanlar, sizleri çok seviyorlar. İçinizde o sarı öküz var ya onu görünce iştahları kabarıyor. Verin şu sarı öküzü siz de rahat rahat yaşayın’ diyor. Öküzler heyeti toplanıyor sarı öküzü aslanlara teslim ediyorlar. Aslanlar sarı öküzü yiyip karınlarını doyuruyorlar. Birkaç gün sonra aslanlar acıkınca tilki diğer bir öküzün daha verilmesini istiyor. Öküzler heyeti onu da veriyor. Bu böyle devam edince en sonunda aslanlar tilkiyi de aradan çıkarıp, ‘biz canımızın istediğini alırız’ diyorlar. Tabiî öküzleri tek tek veren öküzler heyeti korkarak ve ürkerek diyor ki ‘keşke en başında bu sarı öküzü vermeseydik.”
Fıkra bitince AKP’lilerin ilk sözü “estağfurullah” oldu. Ve ardından sordular. “Eee öküz kim, öküzler heyeti kimler?”
Milletin de tavrı malûm!
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, “Gündemimizde olan türban konusu var. Bu konuda bazı basın organlarında çıkıyor: ‘Asker ne diyor.’ Türk toplumunun bütün katmanlarında bu konuda askerin düşüncesini bilmeyen yok. Bir şey söylememiz malumu ilândan ileri gitmez, onun için bu konuda herhangi bir şey söylemek istemiyorum” dedi.
Doğru. Askerin ne düşündüğü malum. Peki ya milletin ne düşündüğünün hiç ehemmiyeti yok mu? En taraflı anketlerde bile toplumun yüzde 70’i başörtüsü yasağının kaldırılması gerektiğini beyan etmiyor mu? Bundan daha malum bir gerçeklik var mı? Malumu daha kaç kere, nasıl ilâm etmek gerekiyor?
04.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|