Türban konusu gündeme gelince bazılarının ağzında sakız olan terimler ve deyimlerin içinin ne kadar boş, ne kadar önyargılı ve çift taraflı, diğer bir tabirle iki ucunun da açık olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz. Ama en acıklısı bu bazılarının, kullandıkları terimlere nasıl indî-sübjektif ve tek taraflı anlamlar yükleyerek papağan gibi tekrarlamalarını bir meziyet ve bilgiçlik saymaları.
Bir üniversitenin rektörü türbanla ilgili soruya şöyle cevap veriyor: "Demokratik hukuk devleti neyi emrediyorsa, yukarıdan aşağıya, ben de dahil, neyi emrediyorsa onun dışına çıkılamaz. Hiç kimse bu yasaların dışına çıkamaz. Hukuk herkesten büyüktür v.s."
Büyük lâflar. Büyük sözler. Siyasî tarihimizdeki suikastları, ihtilâlleri, hak ve hukuk ihlallerini, adama göre kanun çıkarıp idam etmeleri bilmeyen bir kişi, bu sözlere bakarak "Yav ne kadar demokrat bir düşünce, ne kadar adalete saygılı, hak ve hukuka saygılı birisi ya." diye kesinlikle alkışlar bu sözlerin sahibini. Gel gelelim kazın ayağı öyle değil.
Önce bu demokratik hukuk devletinden kastedilenin "İbadete, kıyafete, inanca ve düşünceye yasak getirmek olmadığını anlayacak kadar açık, net ve samimî olmak gerekir. Bu anlayışa göre, üniversitelerde ibadet yasaksa, türban yasaksa, dindar insan potansiyel tehlikeyse, hukuk dışı uygulamaları tenkit etmek ordu düşmanlığı sayılıyorsa, vatan haini olarak gösteriliyorsa, işte burası çok su götürür.
Ben, asıl bu sözlerin gerçek anlamda, daha doğrusu evrensel anlamda kullanılması durumunda, nasıl da dönüp sözün sahibini vuracağını görüntüye getirmek isterim. Meselâ, "Türkiye demokratik hukuk devletiyse, niçin hukuka aykırı olan bir kıyafet, fikir, kanaat özgürlüğü hâlâ 2007'lerde tartışılıyor ve bu kadar sert tepkilerle karşılanıyor? Vatanı bölme, milleti parçalama, falan filan gibi dehşet verici alanlara çekiliyor? Neticede demokratik hukuk devletinde haklar ve hukuklar meşrû çerçevede tartışılmayacak mı? Daha iyi ve daha ileri mesafelere götürmek için millî iradeye dayalı Mecliste görüşülüp tartışılmayacak mı? İstenen hak ve özgürlükler acaba "İnsanları kasap gibi kesme, topluca katliâma tutma, mülkiyet hakkını ihlâl edip emeğin, malın talan edilmesi gibi dağ kanunları mıdır gündeme getirilen? Hayır. Milyon kere hayır. Her demokratik-hukuk devletinde bunlar gündeme getirilebilir ve bir şeye bağlanabilir. Bundan normal ne var?
Bakınız, bazı rektörler gibi, bazı medyada çıkan haberlere göre okulda namaz kılmak skandal! Niçin skandal? Namaz ayıp ve çirkin bir şey mi? Ne hakla skandal diye aşağılanıyor ibadet, duâ etme hakkı? Bu hukuk devletinin neresine sığacak, bir düşünelim...
AB-Türkiye Karma Parlamento eşbaşkanı sayın Joost Lagendijik, "Türkiye'de türban yasağı kalkmalı. İngiltere ve Hollanda başta olmak üzere, bir çok AB ülkesinde kıyafet özgürlüğü var" diyor. Şimdi demokrat hukuk devleti olmada bizden çok ilerideki bu ülkeler acaba gericilik, bölücülük, vatan hainliği ile mi cedelleşiyorlar, dersiniz? Hayır, yine milyon kere hayır.
Meksika'da toplu taşıma araçları haremlik-selâmlık şekilde ayrılmış. Bayanlara sarkıntılık edildiği için, çare olarak onlara has otobüsler tahsis edilmiş. Bunu uygulayan Meksika gerici, mürteci mi oluyor? Aynısını, aynı gerekçelerle bayanlar bizdeki hükümetlerden isteseler, bu uygulama vatandaşın demokratik ve insanî hakları çerçevesinde onaylansa ve uygulansa, acaba o hükümet nasıl bir tepki alırdı dersiniz?
Evet, Türkiye'de demokratik hukuk devleti normları varsa-ki anayasada vardır. Yeni anayasalarda da böyle olacaktır. "Lâkin, ama, fakat" kelimeleriyle bir hak-hukuk kaosu niçin oluşturuluyor o halde? Niçin başta ABD olmak üzere demokratik hukuk devletleriyle dolu Avrupa'da ve Amerika'da bu tip tek yanlı tartışmalar, demagojiler gündeme gelmiyor. Onlar bizden daha mı geri ve gerici?
Evet, sayın rektöre şunları söylemek lâzım: Sizin sözlerinizi aynen kullanarak birileri de namaz kılma, ibadet yapabilme, türban takabilme özgürlüğü isterse ne diyeceksiniz? Hiç kimse, siz de dahil, evrensel hukukun insanlara kazandırdığı bu hak ve hürriyetleri hiçbir gerekçeyle engelleyemez.dese, ne diyebilirsiniz? "Ama, lâkin, fakat" demeden cevap verebilecek misiniz?
26.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|