Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nejat EREN

Birlikte Risâle okumaları (2)



-Dünden devam-

Üçüncü olarak: "Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hattâ menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz."

Bu konuda da grubumuzdan "İyi de bu günkü şartlarda, nasıl maddî menfaatte başkalarını kendimize tercih edeceğiz? Pratikte bu oldukça zor ve imkânsız gibi görünüyor. Bu hakikatin 'kabullenilmesi' konusunu nasıl daha netleştirebiliriz" düşünceleri gündeme taşındı.

Dördüncü olarak: "Evet, hakikat ve âhiret için çalışanlara karşı bu millet bir hürmet ve bir muâvenet fikrini daima beslemiş. Ve bilfiil onların hakikat-i ihlâslarına ve sadıkane olan hizmetlerine bir cihette iştirak etmek niyetiyle, onların hâcât-ı maddiyelerinin tedarikiyle meşgul olup vakitlerini zayi etmemek için, sadaka ve hediye gibi maddî menfaatlerle yardım edip hürmet etmişler. Fakat bu muâvenet ve menfaat istenilmez, belki verilir. Hem kalben arzu edip muntazır kalmakla, lisan-ı hâl ile dahi istenilmez. İşte bu maddî menfaati arzu edip muntazır kalmak, sonra nefs-i emmâre, hodgâmlık cihetiyle, o menfaati başkasına kaptırmamak için, hakikî bir kardeşine ve o hususî hizmette arkadaşına karşı bir rekabet damarı uyandırır. İhlâsı zedelenir, hizmette kudsiyeti kaybeder, ehl-i hakikat nazarında sakîl bir vaziyet alır."

Bu konuda ise, hizmete kendisini "vakfedenlerin" durumu ve konumları hakkında fikir yürütmeye çalıştık. Normal olarak hâli, piyasa şartlarında ve günlük hayatta; "ekonomik seviye, sosyal güvence" gibi meşhur olmuş ve literatüre girmiş ifade ve tatbikatlara karşı; hizmetimiz içersinde yıllardan beri "vakıf elemanı" konumundaki hizmetkârların maddî ihtiyaçlarının karşılanması konusu, "onlara" değil, "bize" düşen bir mükellefiyet olduğu gerçeğinin altını çizdik. Maddî menfaat "beklentisi" hissine girmemek için bu tür elemanların etrafındaki mesâî arkadaşları olan mükelleflerin vazife ve sorumluluğunu, zamanında, minnetsiz ve şartlara en uygun şekilde yerine getirmesinin lüzumu üzerinde fikir yürüttük.

Beşinci olarak: "Fakat mesleğimiz tarikat olmadığı, belki hakikat olduğu için, bu rabıtayı, ehl-i tarikat gibi farazî ve hayalî sûretinde yapmaya mecbur değiliz. Hem meslek-i hakikate uygun gelmiyor. Belki, âkıbeti düşünmek sûretinde müstakbeli, zaman-ı hâzıra getirmek değil, belki hakikat noktasında zaman-ı hâzırdan istikbale fikren gitmek, nazaran bakmaktır. Evet, hiç hayale, faraza lüzum kalmadan, bu kısa ömür ağacının başındaki tek meyvesi olan kendi cenazesine bakabilir. Onunla yalnız kendi şahsının mevtini gördüğü gibi, bir parça öbür tarafa gitse asrının ölümünü de görür; daha bir parça öbür tarafa gitse dünyanın ölümünü de müşahede eder, ihlâs-ı etemme yol açar."

"Ölüm" hakikatine, ehl-i tarikat gibi farazî ve hayâlî değil de, hakikat noktasında bakmanın gerçek anlamı, uygulaması ve yaşanmasının nasıl olacağı konusunda epey kafa yormaya çalıştık. Hakikat mesleği ile tarikat mesleği arasındaki ince ve önemli sırrı, Kur'ân'ın yüksek hakikatlerine marifet kesbeden sahabe mesleğiyle ancak ulaşılabileceğini ve bu dâvânın da "sahabe mesleği" olduğu beyanını hatırlayıp, her meselede olduğu gibi bu konuda da gerçeklerden hareket ederek hakikat mesleğinin inceliklerine bir yol bulmaya çalıştık.

Altıncı olarak: "Evet, Risâle-i Nur şakirtlerinin kalbi, aklı, ruhu böyle aşağı, zararlı, süflî şeylere tenezzül etmez. Fakat herkeste nefs-i emmâre bulunur. Bazı da hissiyât-ı nefsiye damarlara ilişir, bir derece hükmünü kalb, akıl ve ruhun rağmına olarak icra eder. Sizlerin kalb ve ruh ve aklınızı itham etmem. Risâle-i Nur'un verdiği tesire binaen itimad ediyorum. Fakat nefis ve hevâ ve his ve vehim bazen aldatıyorlar. Onun için bazen şiddetli ikaz olunuyorsunuz. Bu şiddet, nefis ve hevâ ve his ve vehme bakıyor; ihtiyatlı davranınız."

Bu konuda, insanlardan ve de mükemmel tâbiri kullanabileceğimiz Müslümanlardan zaman zaman sadır olan, beklenmedik şekilde ortaya çıkan "aykırı ve uç", yani çok menfî hareketlerin zuhurunun, her zaman gerçek sebebinin ihlâssızlık veya inanç zaafiyetinden değil nefsânî hissiyâtın baskısı ve etkisiyle olduğu gerçeğini yakalamaya çalıştık.

Nefis, hevâ ve hissin hele de günümüz insanını çok çabuk etkilediğini ve bu konuda bir yandan kendimizi ve dışımızdakileri insafsızca suçlamanın yanlış olabileceği hakikatini yakalamaya çalışırken, diğer yandan da böyle ters ve menfî durumlara düşmemek için çok dikkatli ve ihtiyatlı olmamız lâzım geldiğini idrak etmeye çalıştık. Birlikte okumaların artarak devam etmesi dilek ve temennisiyle...

27.01.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (26.01.2008) - Birlikte Risâle okumaları (1)

  (19.01.2008) - Adsız kahramanlar ve özellikleri

  (12.01.2008) - İnayet çemberi, hıfzıyet şemsiyesi

  (05.01.2008) - Dertsiz gömleği

  (29.12.2007) - Bilgi mi, ilgi mi?

  (27.12.2007) - Mânevî atmosfere girebilmek

  (15.12.2007) - İz bırakan kahraman hizmet erleri

  (08.12.2007) - Yeniden Bismillâh

  (28.04.2007) - Cehalet hakkında

  (21.04.2007) - "Veren"e verme, rahmetin vesilesidir

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri