Ülkemizde yaşanan olayların bir başka ülkede nasıl yaşandığını araştırmak lâzım.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan dış kaynaklı bir araştırmada, Türkiye, "kısmen özgür ülkeler" arasında yer aldı. Yani onda üç oranında özgür sayılmışız.
Doğru mu?
Elbette doğruluk payı var.
Şu yaşanan olaylara bir bakın. Bu ülke, elli yıla yakın zamandır başörtüsünü konuşuyor.
Konuşuyor, tartışıyor, laf üretiyor.
Herkes laiklik kavramını kendine göre yorumluyor.
Neymiş efendim "Türkiye'nin kendine özel şartları varmış, Avrupa ile kıyaslanamazmış."
İyi mi?
Neresi iyi?
Bazılarına göre çok iyi.
Askerin siyâsî mesajlar verdiği bir ülke... Atananlar, atayanlara kafa tutmakta...
Tabiî elin oğlu, yaşanan bu olayları görüyor, takip ediyor...
Artık Türkiye'de bazı şeylerin yerli yerine oturması gerekiyor.
Ülkemizin başörtüsü ve özgürlükler gibi çözülmeyi bekleyen önemli konuları ve hayatî sorunları var.
Cahil, geri kalmış, ihtilafları hayatından atamamış bir toplum, kısır döngüler etrafında döner durur. Cehalete karşı ilmi, geri kalmışlığa karşı teknoloji ve sanatı, ayrılıklara karşı birliktelikleri kullanarak, artıları alt alta koyarak hayat yolunda mesafe almalıyız. Yükselmemizin temel şartları bunlardır.
Siyasi irade ve idareye sahip olanlar, yetkilerini cesaretle uygulamaları gerekir.
Konuşmak ve hamasetten ziyade yaptıkları ile ispat-ı vücud etmek gerekiyor.
"-Cak, -cek"ler ile hiçbir yere varmak mümkün değildir.
Dünyada birinci sınıf bir demokrasi istiyoruz.
Doğu ve batı arasında sıkışmak istemiyoruz.
24.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|