Dağlıca'dan sonra Ergenekon operasyonuna da yayın yasağı getirildi. Üstelik Dağlıca'daki gecikme, Ergenekon'da hiç olmadı. Neredeyse operasyonla eşzamanlı olarak yasak geldi.
Ama İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin önceki akşam Yeni Asya'ya da tebliğ edilen yasak kararının metninde dahi ciddî ipuçları var.
Bir defa, 12.6.07 tarihinde Ümraniye'de ele geçirilen bombalarla alâkalı soruşturmadan söz ediliyor. Bu çerçevede gözaltına alınan şahısların emekli asker olduğu ve soruşturmada bazı önemli bilgilerin ele geçirildiği vurgulanıyor.
Konuyla ilgili olarak basında çıkan haberlerin
* kamu düzeni, kamu güveni ve toprak bütünlüğünün korunması,
* devlet sırlarının açıklanması veya suç işlenmesinin önlenmesi,
* yargı gücünün otorite ve bağımsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabileceğinden bahisle verilen yayın yasağı kararının amaçları ise şu şekilde ifade ediliyor:
* Soruşturmanın amacından saptırılmaması,
* Kamuoyunda yanlış anlamalara sebebiyet verilmemesi.
Dağlıca olayında tamamen muvazzaf askerlerin soruşturulduğu bir süreç yaşanırken, Ergenekon'da sorgulananlar içinde emekli general ve albaylar da bulunuyor.
Acaba her iki olayda da yayın yasağı konulmasının bu ortak noktayla bir ilgisi var mı?
Ergenekon'da dikkat çeken bir diğer husus, Savcılık açıklamasında, gözaltına alınan kişilerin ilişkilendirildiği yapılanma için "terör örgütü" ifadesinin kullanılması.
Tabiî, söz konusu kişilere yönelik iddiaların âkıbeti yargı sürecinin sonunda belli olacak. Eğer bazı Emniyet yetkililerine atfen söylendiği gibi "somut ipucu ve deliller" vârit ise ve bunlar iddiaları ispatlayacak güçteyse, sonuç ona göre şekillenecek. Ve Türkiye rahat bir nefes alacak.
Aksini ise insan düşünmek dahi istemiyor.
Aslında böyle bir operasyonun yapılabilmiş olması dahi başlı başına çok önemli bir hadise.
Ama mutlaka arkasının getirilmesi şart.
Şimdiye kadar Türkiye'yi sarsan, iç huzurunu bozan, dış imajına büyük zarar veren karanlık cinayet ve provokasyonların aydınlatılması ve bundan sonraki süreçte yenilerini sahneleme tezgâhlarının önünün kesilebilmesi buna bağlı.
Emniyet İstihbaratının 2006'da hazırladığı bir raporda Ergenekon çetesi anlatılırken kullanılan cümle son derece ilginç ve tüyler ürpertici:
"Ergenekon, sivil ve aktif askerden Emniyet mensubuna, işadamından nakliyatçı ve medya mensubuna kadar çok geniş bir yelpaze içinde yapılanan ve rejimi müdafaa adı altında her türlü illegal eylem, suikast, cinayet, komplo ve iftirayı meşru kabul edebilen bir örgüttür." (Sabah, 23 Ocak 2008)
Şimdi bu istihbarî değerlendirme, Emniyet güçlerinin kapsamlı operasyonunu takiben, yargı sürecinde mercek altına alınmış bulunuyor.
Umarız, yayın yasağı gerçekten "soruşturmanın amacından saptırılmaması" ve "kamuoyunda yanlış anlamalara sebebiyet verilmemesi" için konulmuştur ve bu amaçlara hizmet eder.
Ve umarız, hukuk, demokrasi ve şeffaflık özlemi içindeki kamuoyunda beliren ümit ve beklentiler, bir defa daha hüsranla neticelenmez.
24.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|