Zaman zaman ifade edildiği üzere, 'boşluk'lardan istifade eden çok sayıda kişi, ya da kuruluş, Türkiye'yi bir anlamda 'çete tarlası'na çevirmiş durumda. Hangi konuya el atılsa, altından bir mafya, ya da çete çıkıyor.
Kamuoyu, 'çökertilen çete' haberleriyle meşgul. Tabiî ki 'çökertildi' demekle çeteler, ya da mafya tipi örgütler bir anda çökertilmez. Uzmanların da ifade ettiği üzere, bu tür oluşumlarla mücadele uzun zaman alan bir mücadeledir.
Aslında şunu sorgulamak lâzım: Nasıl oldu, ne yapıldı ki; ülkemiz 'çete tarlası' görüntüsü verdi?
Tabiî ki ortada 'çökertilen çete'ler varsa, çetelerin belli bir dönem faaliyetlerini sürdürdüğü anlaşılır. Devletin elindeki bunca maddî ve manevî imkânlara rağmen, bu çeteleşmeler nasıl meydana gelip faaliyetlerini devam ettirebildi? Kanlı terör örgütünün faaliyetlerin devam ettirmesi, bölgenin 'dağlık' olmasına ve 'komşu ülkeler'in Türkiye aleyhindeki faaliyetleriyle izah ediliyor. Peki, şehirde terör estiren her türlü çete ve benzeri oluşumlar bu 'iş'leri nasıl devam ettirebiliyor?
Bu soruların makul cevapları verilebilirse, gerek çetelerin ve gerekse 'mafya' türü oluşumların faaliyetlerine kalıcı olarak son verilebilir.
Ortaya çıkarılan ve çökertildiği ifade edilen 'çete'ler, aynı zamanda ülkemizin imkânlarının hayalî 'düşman'lar için harcandığını da hatıra getiriyor. Devleti temsil eden kurumlar, meselâ; başörtüsü takan öğrencilerle ya da okulda namaz kılan öğrencilerle uğraştıkça, 'piyasa' çetelere kalmış görüntüsü veriliyor.
En başta Türkiye'yi idare edenler olmak üzere, herkes şunu düşünmeli: Çeteler mi Türkiye'nin imajına zarar veriyor, yoksa başlarını örterek üniversitede okuma hakkı isteyen öğrenciler mi? "Böyle kıyaslama yapılır mı?" sorusu akla gelebilir. Elbette bu kıyaslama doğru bir kıyaslama değil, ama ortaya çıkan netice; bu soruyu sormayı ve tartışmayı da gündeme taşıyor.
Madem 'çete'ler başka her hangi bir şeyle kıyaslanmayacak kadar Türkiye'nin imajına zarar veriyor, o halde Türkiye'yi idare edenler 'çete'lerin faaliyetlerine son verecek şekilde çalışmalıdırlar. Bunun yerine, çeteleri unutup başörtüsü takan örgencilerin 'çetelesi'ni tutmaya çalışmak, 'hangi okulda mescid var, öğrenciler namaz mı kılıyor?' diye araştırmaktan vazgeçilsin.
Çetelerle mücadele için gerek eğitim ve gerekse hukuk camiasına da büyük işler düşüyor. Elbette medyanın da bu konuda 'günah'ları vardır. Başta TV'ler olmak üzere 'mafya tipi yaşamı' teşvik ettikçe, böyle davrananlara 'başrol' sundukça; çeteleşmelerle mücadele etmek zorlaşır.
Türkiye, yapay gündemleri bir yana bırakıp; hukuk dışı iş yapanlarla ciddî mücadeleye girişirse 'düz'lüğe çıkabiliriz. Bunun için de, yasakçılığı bir an önce bırakıp, çetelerin Türkiye'nin imajına ciddî zarar verdiğini görmek lâzım.
İnşallah ülkemiz, temizlemek zorunda kalınacak yeni 'çete'lerle karşılaşmaz...
24.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|