Vakit kalırsa yapılan işler, çok önemli fakat kendimiz tarafından önemsiz kabul edilen işler olmamalı. Bu dünya için pek ehemmiyeti olmayan, küçük gördüğümüz ve hor baktığımız bir çok mesele, konu ahiret için çok önemli ve pek ehemmiyetli olabilir.
Genel bir nazarla, bakışla insan yemek ve içmek noktasından, sevdiklerine bile zaman ayıramıyor veya eksik bakıyor. Ailesine ve aile çevresine, akrabalarına, işi ve iş dünyası meşgaleleri noktasından zaman ayıramıyor. Ahbaplarına, dostlarına dünya metaı, dünya kıymetleri adına dönüp bakamıyor. Dünyada da ahirette de başına belâ olabilecek şekildeki sevmekleri ve vakit geçirmeleri hep ön saflarda ve ön planlarda bilerek, isteyerek yapıyor.
Gerçekçi ve hakikatlı bir nazarla bakıldığı zaman insan ahiretini sevmek ve zaman ayırmak bakımından ona dünyadan sonra önem veriyor ve seviyor. Telâş etmek, ürkmek ve korkmak noktalarından ise ahirete nazaran, dünya birinci durumda. Sanki dünyaya nazaran ahiret için dünyada kalan, bırakılan bir kişi varmış gibi.
Ehemmiyet vermek, önem vermek, baş sıralara koymak ve dert edinmek bu konularda çok önemli oluyor: Dünya kadar ahireti bilmek ve sevmek. En basit dünya işleri kadar, ahiretin işlerini de yapmak, sevmek. Sahip çıktığımız ve peşine düştüğümüz dünya metaı kadar, ahiretimize ve ona ait işlerin peşine düşmek, sahip çıkmak elbette ki insanım, hakikaten insanım diyebilen herkes için, hususan Müslümanlar için, bil hassa hizmet ehli için büyük önem arz etmektedir.
Dünyanın en küçük meselesine bizce önemli olduğu için şöyle veya böyle bir şekilde vakit bulabildiğimiz gibi, ahiretin meselelerine, iman ve Kur'ân hizmetine taalluk eden meselelere bir şekilde vakit bulmalıyız, illa ki, muhakkak bulmalıyız.
Birinci tavsiye: Selâları takip edelim, bizim için verildiğini bilerek dinleyelim, biz öldük selamız veriliyor, buyurun halimizi düşünelim. Kucağımıza bakalım oradaki: Maddî- manevî, zihnî- fikrî, düşüncede- hayalde, planlanmış, yapılmış ne kadar neyimiz varsa ortaya koyalım. ahirete ait olan, dünyaya ait olan ne varsa ayıralım ve bakalım.
İkinci tavsiye: Bazen kabristanlara, mezarlıklara gidelim cenaze merasimlerine katılalım ve ziyaretler yapalım. Bu mevkilere geldiğimiz zaman, burası dünyadan sonra ikinci vatanımız, buradan da üçüncü ve son vatanımız olan ahirete gideceğiz diye bir tefekküre ve akıl, fikir, ruh, hayal âlemimizde küçük küçük de olsa bir hesaplaşmaya ve yüzleşmeye girelim, neticeye bakalım: Dünya işlerimiz ne büyüklükte bir tepe oluşturuyor, ahiret işlerimiz ne büyüklükte bir tepe oluşturuyor.
Mesuliyet denen bir kavram var. Bunun da hayata geçirilmesi lâzım. Ancak bu kadar vakit buluyorum bahanesi yukarıda bahsettiğimiz iki tavsiyede, düşünce terazimizde, sorumluluk ve vazife noktalarında muhakkak tartılmalıdır. Yoksa inatla tersini yapmaya kalkışmak bize bir şey kazandırmayacaktır. İşin içine hizmeti ve vazifeleri engellemekle gireceği muhakkak. Bu yolu takip etmek, tercih etmek ve inatla bu yola devam etmekte insana ancak günahları ve hesap vermeyi gerektiren amelleri kazandırabilir.
Özellikle Kur'ân ve iman hizmetinde Allah'ın rızasını kazanacağımız, dünyaya nazaran ahiret yüklü yapacağımız her işe muhakkak bir surette VAKİT BULABİLMELİYİZ.
18.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|