Terör bütün dünyada günümüzün en büyük güvenlik problemlerinden bir tanesi. Ülkemizde de Güneydoğu meselesi yüzünden, pek çok masum insanı bu belâ yüzünden kaybediyoruz.
Trafikte, savunmada, beslenmede, şehir plânlamasında. aklınıza gelen hemen her alanda tam bir kargaşa, anarşi söz konusu. Günlük hayat akışını problemler yumağı haline getiren bu karmaşık hallerden şikâyeti olmayan var mı?
Bir de ahlâkî alanda gün geçtikçe bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan bir anarşi var ki, o zaten bütün kargaşanın baş sorumlusu hükmünde. İnsanı insan yapan değerlerden gün geçtikçe uzaklaşanlar, kendi hayvânî menfaatleri için dünyayı çevrelerine Cehennem eylemekte, neticede tutuşturdukları ateşin narında kendileri de kavrulmakta.
Trafikte yolun sadece kendisine ait olduğunu düşünenler, binler masumu tek bir cani yüzünden katledenler, gıda maddelerini imal ederken hile yapanlar. Kendi nefsimizden hatırlayalım yapılan her şey hiç umulmadık bir zamanda bumerang etkisiyle karşımıza çıkmaz mı bir gün?
Sosyal hayatın hemen her alanında devam eden anarşi, kısacık, dünya hayatımızı tehdit ediyor. Bununla birlikte ahlâkî alandaki terör hem dünya yaşantımızı, hem de ahiret hayatımızı tehdit etmekte.
Âyet ve hadisler ışığında dünya hayatı, ebedî hayata mukayese edildiğinde bir katre serap hükmünde olduğuna göre bütün hassasiyetin ahlâkî alandaki anarşiye çevrilmesi, bütün gayretlerin ahlâkî bozulmayı önlemeye yönelik olması gerekmez mi?
Ahlâkî alandaki çürümüş ve kokuşmuş bataklığı kurutmaya çalışanlara destek olunması gerekirken köstek olmaya çalışanlar şeytana yardımcı olmazlar mı? Siz karar verin.
Lut kavmi geri dönerken.
Hz. Lut'un (as) kavmi, peygamberler tarihinde cinsel tercihleriyle imtihan edilen bir kavimdir. Lut (as) olanca gayretiyle kavminin erkeklerini homoseksüellik illetinden kurtarmaya çalışsa da, kavmi onu dinlemez ve İlâhî bir ceza ile helâk edilir.
İşte Lut kavminin helâk sebebi olan bu sapkınlık, günümüzde hızla "normalleştirme" operasyonlarıyla, sıradanlaştırılmakta. Halkın zihin kodları yavaş yavaş değiştirilmeye çalışılmakta. Bu "normalleştirme operasyonları"nda medya ön safta vazife almakta. San'at dünyasında, eğlence sektöründe, sinemada, dizi filmlerde görünmez bir el, bu tipleri ön plana çıkarmakta, yaptıkları çirkin fiili de olağan göstermekte.
Bu normalleştirme operasyonunun bir de bilim dünyasından destekçileri var. Cinsel tercih konusundaki sapık eyleme bakış açısı konusunda bilim dünyası ikiye ayrılmış durumda.
Bilim adamlarının bir kısmı bu eylemi "tedavi edilmesi gereken bir hastalık" olarak tanımlayıp, özellikle baba ile iletişimde büyük problemler yaşayan erkek çocuklarda sıkça görüldüğünü ifade ediyorlar. Hassas, dikkatli bir bilimsel destekle problemin çözülebileceğini, insanın iradesi ile çok büyük bir oranda bu "davranış bozukluğunu" tamir edebileceğini anlatıyorlar.
Medyada sıkça yer alan haberlere göre bazı bilim adamları da cinsel tercihlerdeki bu sapkınlığın genlerden ve hormonlardan kaynaklandığını ifade ediyorlar. Laboratuvar çalışmalarında yaptıkları deneylerle hayvanlar dünyasından bu teorilerine destekler getirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla, homoseksüelliği hormon ve gen kaynaklı, iradenin müdahale edemediği bir hal olarak tanımlıyorlar. Olayın sebebini güya bilim maskesi altında sıradan bir genetik hadise olarak değerlendiriyorlar.
"Homoseksüellik bir davranış bozukluğudur, tedavi edilebilir" diyen bilim adamlarıyla, "Tabiattaki diğer canlılarda da görülebilen genetik ve hormonal doğal bir olaydır" diyen bilim adamları arasındaki tartışmalar bütün hızıyla devam etmekte.
Kimi Batı ülkelerinde bu mesele hukukî yollarla da meşrûlaştırılmaya çalışılmakta. Aynı cinsten kişilerin evlilikleri yasallaştırılmakta, sosyal güvenlik hakları verilmekte. Özellikle İspanya ve İtalya gibi ülkelerde Katoliklerin bu hukukî uygulamalara yoğun tepkileri söz konusu.
Aynı Allah'a inananlar Aids, Herpes gibi çeşit çeşit cinsel hastalıkları, boşanmaları, kürtajı, aşk cinayetlerini, gayri meşrû çocukların sayısındaki hızlı artışı ve ortaya çıkan toplumsal kokuşmayı "İlâhî ikazlar!" olarak değerlendiriyorlar.
Lut kavminin başına gelen helâk olayından, Allah'a sığınıyorlar! Ve bu konudaki bütün tartışmaları izlerken şöyle düşünüyorlar: "Homoseksüellik tedavi edilebilir bir davranış bozukluğudur. Aksi takdirde bir peygamber, kavmini bu konuda ıslâha çalışır mıydı?"
20.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|