Hazmedilmiş demokrasi
Demokrasiden uzaklığımızı, Avustralya'da yaşamaya başladıktan sonra daha net görebildik. Üstadımızın Münâzarât'ta doğu aşiretlerine söylediği o söz bariz görülüyor buradan. Üstad demokrasiden uzaklığı '100 yıl' diyor ya o zamana göre. Aslında şimdi de bazı ideolojik kafaların tesirinden dolayı çok farklı değil bu durum. Zaten demokrasinin gelmesini de ona yol yapılması şartına bağlamış Üstad. Demek ki biz çok uzaksak demokrasiden, o yol inşaatı da fazla mesafe alamıyor.
Avustralya'da yaşayan onlarca milletin hepsi farklı inanışta ve görünüşte olmasına karşın, birlikte çok uyumlu yaşayabiliyorlar. Çünkü devlet sistemi herkesi ve her inanışı kucaklamaya yönelik tasarlanmış. Onları ne çalıştıkları işyerlerinde, ne de okullarında hiçbir şekilde mağdur etmiyor. Ve bu konuda her suiistimale karşı kişisel hakları büyük bir koruma altına almış. Bu da ülke insanlarında huzuru ve güveni sağlıyor.
Hatta çok geçmiş dönemlerde ırkçı bir parti başkanı başörtüsü konusunda aykırılık çizdiğinde ülkenin başbakanı asla bu ülkede dinî inanışların göstergelerine yasak getirilemeyeceği konusunda milletine açıklama yapıyor . O ırkçı parti başkanı olan hanım da en önce seçimlerde silinerek milletten tokadını yiyor.
Yani anlaşılacağı üzere ne devlet halkını sahipsiz bırakıp bazı çıkarları için tevile sapıyor, ne de halk yaşadığı toplumun insanını küçümseyen ve dışlayan bir fikre destek çıkıyor.
Bu yüzden ülkelerinde serbestiyeti yaşayamayan birçok milletin vatandaşı burada kendi ülkelerinden daha güzel imkânlarda yaşayabiliyor ve bu sebepten burayı tercih ediyor.
Ya bizde durum nasıl? Yapılan araştırmalarda gençlerin büyük bir çoğunluğu imkân bulsa ülkelerini bırakıp başka yerde yaşamayı tercih edecekler. Sizce bunun tek sebebi ekonomik olabilir mi? Yoksa gençler ülkelerinde kendilerini huzur ve güvende hissetmiyor mu?
Başka ülkelerdeki serbestiyet söylendiğinde hep bizim ülkemizin farklılığı gündeme getirilir. Hatta AİHM dâvâlarında bile Türk avukatların savunmasında bu konu yer alır. Ama insanların inanış ve fikirlerine baskının şartlara göre değişmesi mantığını sanırım Türk aydını denen bazı kesimlerden başka icad eden ve telâffuz edebilen çıkmamıştır.
Evet, devletin milletini kucaklaması huzurdan, güvenden, gelişmekten başka sonuç doğurmaz. Basit sebeplerden yola çıkarak milletini sınıflara bölüp düşman ilân etmesi de huzursuzluk, kargaşa, geri kalmışlık getirir. Her iki durumun da semeresi ap açık ortadadır.
Dünyada ne kadar gelişmiş yer varsa hepsi demokrasinin hazmedildiği ülkelerdir. Ne kadar da geri kalmış ve geri sınıf damgası yemiş ülke varsa onlar da hâlâ ideolojik 'izm'lerin kıskacındaki ülkelerdir.
|