Her halde birilerinin 'ah'ını almış olmalıyız ki, bir türlü 'ger'icilerden elimizi-ayağımızı kurtarıp ülkenin temel meselelerini tartışamıyoruz. Türkiye'yi felâketlere sürükleyen ihtilâlciler ve onlar gibi düşünen muhipleri; kabahati başkalarına atmak için mütedeyyin insanlara 'mürtecî' anlamında 'gerici' diyerek, onları suçlarlar. Oysa asıl gericiler, 'toplumu germek'le meşgul olan beyânâtçılardır.
Atılan ya da atılması düşünülen her müsbet adım karşısında, hazırda bekleyen mesajlar sökün ediyor. "Şöyle olursa böyle olur, şu adım atılırsa böyle yapılır" gibi açıklamalarla millet ve toplum 'gerilmiş' oluyor. İşte, Türkiye'nin yakasını kurtarması gereken asıl 'gericiler' bunlardır.
Toplumdaki müsbet havayı germeye çalışanlara karşı yapılması gereken bir davranış daha var: Doğru ve haklı olanlara sahip çıkmak gerekir.
Meselâ, geçen gün bir TV kanalı, İstanbul Haseki Hastahanesinde görev yapan bazı doktor ya da hemşirelerin başörtülü olarak iş başında olduklarını 'gizli kamera' ile tesbit etmiş ve bunu da büyük bir gazetecilik olayı gibi sunmuş. Şimdiden bir tahminde bulunmak gerekirse, bu 'olay' bazılarınca 2008'in 'gazetecilik başarı ödülleri'ne lâyık görülebilir! Bu haber ödüllendirilirse şaşmayız! Haberin ayrıntılarını hiç merak etmiyorum, ama 'gazeteci'lerin bu 'gizli kamera' işinde uzmanlardan da 'destek' almış olabileceği akla geliyor...
'Gizli kamera' ile tesbit edilen görüntüler TV'lerde yayınlanınca, hastahane başhekiminin tavrının ne olacağı merak konusu olmuştu. Böyle durumlarda-maalesef-alışılmış olan şey; yöneticilerin çalışanlarına sahip çıkmamasıdır. Ya 'haberin yok, bir araştıralım' ya da 'olmaması lâzım' gibi lâflar edilir.
Bu defa ise, hastahane başhekimi Haldun Ertürk, "Ben insanların giyimine, kuşamına değil; çalışmalarına bakarım" demek sûretiyle personeline sahip çıkmış. Doğru tavır da bu olsa gerek. Çünkü, başörtülü olmak 'hizmet vermeye' mani değildir. Hem, suları bulandırmak isteyenlere sormak lâzım: Hangi hasta, hangi hasta yakını, doktor ya da hemşirelerin başörtülü olmasından dolayı şikâyetçidir? Sadece azınlığın da azınlığı olan bir kesim şikâyetçi olabilir. Sağlık sektörünün bunca sıkıntısı varken, başörtülü doktorların peşine düşmek kime ne kazandırır? Hastahanelerdeki kuyruklar, ameliyat hataları ya da başka sıkıntılar bu şekilde mi çözülür?
Haseki Hastahanesinde yaşanan hadise gibi, 'haklı' olanlara 'yetkililer' de sahip çıkarsa; Türkiye bu haberleri bahane ederek ortamı 'ger'mek isteyenlerden kurtulur. Aynı şekilde, personeline sahip çıkan başhekime de, meselâ 'bakan' ya da diğer yetkililer de sahip çıkmalıdır. Aynı tavır, başka kurum ve kuruluşlarda da sergilenmelidir. Meselâ, hukukun gereğini yerine getiren, adaleti üstün tutmak için herhangi bir konuda adım atan bir savcıya, bir hakime, bir genel müdüre ya da bir milletvekiline; hükümet gerçekten sahip çıksa pek çok mesele halledilir, aşılmaz zannedilen yasaklar da aşılır.
Bu yapılmayıp, doğru söyleyenler 'Onuncu Köy'e kovalanmaya çalışılırsa, 'ger'icilere gün doğmuş olur. Buna imkân ve fırsat verilmesin...
20.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|