Ülkemizin yaşadığı çelişkilerden biri de; hak, hukuk, adalet ve hürriyetler konusunda atılması gereken adımlar ertelenirken, buna karşılık 'lüzumsuz işler'in öne alınmasıdır. Yapılan bunca ikaza rağmen, 'muasır medeniyet seviyesi'ne ulaşmak için atılması gereken 'acil adımlar' erteleniyor.
Hükûmet mensuplarının da zaman zaman ifade ettikleri üzere; 'üzerimize bir marka gibi yapışan' TCK 301. madde ve muhtemelen onu aratmayacak diğer bazı maddelerin kaldırılması ya da düzeltilmesi için atılması gereken adımlar var. Bu maddelerin değiştirilmesi gerektiğini hükûmet mensupları ifade ediyor. Ancak iş, değiştirme safhasına gelince; araya birileri mi giriyor bilmiyoruz, bu değişikliklerin yapılması sürekli erteleniyor.
Meşhur TCK 301. madde ile ilgili tartışmalar göz önüne alındığında, müsbet yönde atılması beklenen adımların ileri tarihlere bırakıldığı görülüyor. "Bugün, yarın gündeme gelecek. Madde nihayet değişiyor" şeklindeki haber ve açıklamaların üzerinden bir iki gün geçince, yeni açıklamalar duyuyoruz.
Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın İspanya ziyareti sırasında da yine 'meşhur 301. madde' gündeme geldi. Yabancı gazeteciler Erdoğan'a, bu madde ile ilgili değişikliğin ne zaman yapılacağını sordular. Başbakan bu soru üzerine, özetle; "Arkadaşlarımız bütün Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyadaki örnekleri araştırıyor. Onları dikkate alarak yapılacak olan değişiklik bir ay içerisinde Meclis gündemine gelecek" dedi.
Bu madde ile ilgili tartışmaların tarihi eskiye dayanıyor. Nitekim geçmiş yıllarda kısmî değişklikler yapıldı, ama TCK 301. maddede yapılan bu değişiklikler çare değil yeni problemler doğurdu. Dolayısı ile, 'Dünyadaki örnekleri araştırıyoruz' beyanı, geç kalınmış bir beyan olsa gerek. Bu araştırma ve değerlendirmelerin yapılmasının yıllar sürmesi doğru mudur?
Türkiye'yi idare edenler şuna karar vermelidir: Millet ekseriyetinin talepleriyle, milletin ve ülkenin menfaatleri doğrultusunda mı hareket edilecek; yoksa hayali korkularla hareket eden bürokrasi ya da milletten destek almayan hayali güçlerin talepleriyle mi?
Eğer milletin talepleri doğrultusunda hareket edilecekse, ki böyle davranmak demokrasinin olmazsa olmazıdır; o halde bu ve benzeri değişiklikler, müsbet yönde atılacak adımlar bir an önce, belki bir günde gerçekleştirilmelidir. Millet menfaatine olan 'hayırlı işler'de acele etmek gerekir. Aksi halde araya giren 'görünür ve görünmez eller' bu hayırlı işlerin netice vermesine mani olurlar. Nitekim bu güne kadar da mani oldular...
Hükûmetin bu konuda atılacak adımları ağırdan alması, en başta kendi 'hedefler'ine aykırıdır. Dünya âlem biliyor ki, Avrupa Birliği üyeliği yolunda atılacak adımların başında TCK 301 ve benzeri maddeler var. Türkiye'yi temsil için yurt dışına giden her siyasetçiye ilk sorulan soru bu değil mi?
Burada şunu bir defa daha tekrarlamak lâzım: Sözkonusu olan TCK 301. maddeyi değiştirmekle her şey hallolmuş olmayacak. Bu maddenin değiştirilmesi ya da tamamen kaldırılması Avrupa nezdinde 'iyi niyet göstergesi' olarak anlaşılacak ve hedefler konusunda fikir vermiş olacak. Yoksa TCK'da 301. madde gibi problemler doğuracak başka maddeler de vardır. Şu anda meşhur olmayan o maddeler, önümüzdeki aylarda meşhur olabilir. Bu bakımdan mevcut 1982 'ihtilâl anayasası'nın değiştirilmesi de önem kazanıyor.
Tek başına iş başına gelen iktidar; hak, hukuk, adalet ve hürriyetler konusunda atılması gereken adımları ertelememelidir.
16.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|