Hayli uzun süren bir çekişme döneminin ardından, Japon-Rus Savaşı nihayet başladı.
Bu savaş, genelde bütün Uzak Doğu toprakları, özelde ise Kore ve bilhassa Mançurya üzerinde hâkimiyet kurma teşebbüsleri sebebiyle Rusya ve Japonya arasında yaşanan şiddetli bir rekabetin neticesi olarak ortaya çıktı.
* * *
Port-Arthur (şimdiki adı Lüshun), Çin'deki en stratejik noktalardan biri olan Bohai Körfezi girişinde yer alan bir "liman-şehir"dir. Aynı zamanda kalesiyle de meşhûrdur.
O tarihde Mançurya'nın kuzeyinde bulunan bu liman-şehir, 1894'te Japonlar'ın eline geçti. Ancak, burayı aynı yıl içinde Çin'e geri vermek mecburiyetinde kaldılar.
1898'de yapılan bir anlaşmayla burası "kiralık toprak" olarak Rusya'ya bırakıldı.
Rusya, Çin'le yaptığı anlaşmalar neticesinde, Mançurya'da demiryolu inşa etme ve yeraltı kaynaklarını işletme hakkını elde etti. Bu bahaneyle bölgeye asker yerleştirdi.
Rusya, tâ 1891'de başlatmış olduğu Trans-Sibirya demiryolunu 1904'te tamamlama noktasına geldi.
Ne var ki, Rusya'nın bu tutumu Japonya'yı şiddetle rahatsız etti.
Japonya, aynı yılın Ocak ayında Ruslar'a karşı harekete geçti.
Japon ana filosu, Başkumandan tâyin edilen Amiral Togo'nun emrine verildi.
Amiral Togo, sürpriz bir saldırısı ile Port-Arthur'daki Rus deniz filosunu kuşattı. İki taraf arasında çok şiddetli bir muharebe başladı.
Rusya ile harbe tutuşan Japonya, Şubat-Mart aylarında Kore'yi de işgal etti.
Mayıs ayında ise, Mançurya'daki ana Rus ordusu ile Port-Arthur garnizonu arasındaki bağlantıyı kesti.
Rus ordusu, bu feci durum karşısında mecburen geri çekilmeye başladı. Ekim ayında Trans-Sibirya demiryolu istikametinde çatışa çatışa geri çekildi.
* * *
Japonya, çok pahalıya mal olan bu şiddetli savaş sonrasında nihayet Port-Arthur bölgesine yerleşmeyi başardı.
Zaafa düşen Port-Arthur'daki Rus komutanlığı ise-kendi ordu merkezine dahi danışmaksızın-2 Haziran 1905'te üç aylık erzakı ve istihkâmlarında bulunan yeterli miktardaki mühimmatı ile birlikte Japonya'ya teslim oldu.
Bu hadiseden sonra, Japonya'nın dünya ülkeleri nezdindeki güç ve itibarı bir kat daha büyümüş oldu. Çarlık Rusya'sı ise, hezimete uğramışlığın yol açtığı büyük bir krizin içine düştü.
Şahs-ı mânevînin azameti
Yukarıda, 1905'te Rusları kesin sûrette mağlup eden Japon Başkumandanı Togo Heihaçiro'nun şahsında Japonya'nın bölgedeki nüfuz ve hâkimiyet sahasını tasvir eden bir resim görmektesiniz.
Bu temsilî resimde, Amiral Togo'nun bir ayağı Büyük Okyanus'ta, diğer ayağı ise Ruslar'dan geri alınan Port Arthur Kalesinde gösteriliyor.
O tarihlerde İngiltere'de çıkan London News gazetesinde yayınlanan bu heybetli resimi mühim bir hakikati izah için misâl olarak hatırlatan Bediüzzaman Said Nursî, "Beşinci Şuâ" isimli eserinin "Onuncu Mesele"sinde şu yorumda bulunur:
"Rivâyetlerde, eşhas-ı âhirzamanın fevkalâde iktidarlarından bahsedilmiş.
"Vel'ilmü indallah, bunun te'vili (yorumu) şudur ki: O şahısların temsil ettikleri mânevî şahsiyetin azametinden kinâyedir. Bir vakit Rusya'yı mağlûp eden Japon Başkumandanının sûreti, bir ayağı Bahr-i Muhitte, diğer ayağı Port Arthur Kalesinde olarak gösterildiği gibi, şahs-ı mânevînin dehşetli azameti, o şahsiyetin mümessilinde, hem o mümessilin büyük heykellerinde gösteriliyor."
* * *
Aynı meâldeki bir başka yorum da 15. Mektup'ta yer alıyor. Kısaltarak aktaralım:
"Sual: Rivâyetlerde gelmiş ki, 'Deccalın azamet-i bedeniyesi bu kadardır, şu kadardır...' diye târifat var.
"Elcevap: Deccalın şahs-ı sûrîsi insan gibidir. Mağrur, firavunlaşmış, Allah'ı unutmuş olduğundan, bir şeytan-ı ahmaktır ve bir insan-ı dessastır. Fakat şahs-ı mânevîsi olan dinsizlik cereyan-ı azîmi pek cesîmdir. Rivâyetlerde Deccal'a ait tavsifât-ı müthişe ona işaret eder...
Bir vakit Japonya'nın Başkumandanının resmi, bir ayağı Bahr-i Muhitte, diğer ayağı on günlük mesafedeki Port Arthur Kalesinde tasvir edilmiş; o küçük Japon Kumandanının bu surette tasviriyle, ordusunun şahs-ı mânevîsi gösterilmiş." (Age, s. 61)
16.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|