AKP'nin anayasa projesi hâlâ ufukta belirmiş değil. Ama Başbakan başörtüsü meselesini "siyasî simge bile olsa" anayasa ile çözme fikrinde ısrarlı olduğunu bir defa daha ifade etti.
Oysa Meclis Başkanı Toptan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Fırat ve son olarak Millî Eğitim Komisyonu Başkanı, eski YÖK Başkanlarından Mehmet Sağlam, sorunun anayasa ile "çözüm"üne karşı çıkan açıklamalar yaptılar.
Sağlam, "Yasa veya anayasa değişikliğine gerek yok. Rektörler yasağı uygulamazsa sorun kendiliğinden aşılır. Ben öyle yapmıştım" dedi.
"Rektörleri rahat bırakırsak, yasakları kendi kendilerine ortadan kaldırırlar" diyen YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da, yıllardır süren ve toplumu huzursuz eden yasağı kast ederek, "Bu kural görmezlikten gelinirse sorun çözülür" beyanıyla aynı yaklaşımı ifade ediyor.
Ama yasakçılar bilhassa bu söz üzerine küplere bindiler. "Efendim, yargı kararları, hele Anayasa Mahkemesinin kararı herkesi bağlar, herkes buna uymak zorunda" deyip duruyorlar.
Bu noktada Anayasa Mahkemesinin meşhur kararını adeta kutsallaştırıyor, neredeyse âyet muamelesi yapıyorlar. Ve böylece aslında, dinin farz kıldığı tesettür konusunda dindarların maalesef ortaya koyamadıkları bağlılık ve kararlılığı kendi dâvâlarını savunmak için sergileyerek, bu yönüyle örnek bir tavır koymuş oluyorlar.
Ancak bu tavrın, dillerinden düşürmedikleri rasyonel akılla, çağdaşlık ve medeniyetle, hukuk ve vicdan prensipleriyle bağdaşıp bağdaşmadığı, hiç umurlarında bile değil.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin başörtüsü dışında başka birçok konuda vermiş olduğu sayısız karar var. Onların uygulanıp uygulanmadığını da bu kadar hassas ve titiz bir şekilde takip ediyorlar mı?
Hepsi bir yana, YÖK ve üniversite yönetimleri, kendi icraat ve tasarruflarıyla ilgili yargı kararlarını ne ölçüde yerine getiriyorlar? Bu konuda yapılacak sıkı bir inceleme, eminiz, son derece enteresan sonuçları önümüze koyacaktır.
Üzerinde durulması gereken bir diğer çelişki de şu: Madem yargı kararlarına bu kadar önem veriyor ve mutlaka uyulmasını istiyorsunuz; meselâ YAŞ kararlarının yargı denetimi dışında tutulmasına neden ses çıkarmıyorsunuz?
Madem yargı kararları herkesi bağlamalı; askeri bu kuraldan muaf kılan anayasa maddesini niye eleştirmiyor ve değiştirilmesi gereğini neden gündeme getirmeyip es geçiyorsunuz?
İşin bir başka ciheti de şu: Vicdanlar ve özel tercihler mahkeme kararlarıyla tanzim edilemez. Tesettür kişinin kendi vicdanında yapacağı bir tercih ise, buna yargı organları da dahil, hiç kimse karışamaz. Kişisel tercih özgürlüğünün önüne konulmak istenen kamusal alan bariyerinin de hiçbir şekilde geçerliliği olamaz.
Anayasa Mahkemesinin yasağa gerekçe olarak gösterdiği çağdaşlık, medenîlik, laiklik kriterlerinin karar metnine geçen yorumları ise hukukî karşılığı bulunmayan sübjektif ve ideolojik değerlendirmeler olmaktan öteye gidemez
Nitekim öyle olduğu için, bu karar ve yorumlar maşerî vicdanda mâkes bulmuyor ve toplum nazarında bir türlü meşruiyet kazanamıyor.
Toplumun benimsemediği kararlar ise, ne kadar dayatılırsa dayatılsın, uzun ömürlü olamaz.
16.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|