Öyle bir medeniyet olmalı ki ruhlar, akıllar, kalpler, duygular onunla tatmin olsun, arzuladıklarına ulaşsınlar, mutlu olsunlar.
Böylesi bir medeniyet, insan yaratılışına uygun olan İslâm medeniyetinden başka bir medeniyet olamaz.
Bu medeniyetin özü nur, dışı rahmet, içi muhabbet, sûreti yardımlaşma, sîreti şefkat, cazibedâr bir melektir.1
Bu medeniyet öyle bir medeniyettir ki, herkesin, en azından ekseriyetin mutluluğunu içinde bulunduran Kur'ân'dan çıkmıştır.2
Bu Kur'ân medeniyeti her yönüyle mutlu eder insanı. Çünkü Batı medeniyetinin ruh, kalb ve akılları tahrip eden olumsuz esasları yerine, yaratılışa uygun; ruh, kalp ve akılları tatmin eden olumlu esaslar getirmiştir. İşte ortaya koyduğu esaslar:
* Kur'ân medeniyetinin dayanak noktası kuvvet değil, haktır. Hakkın esas alındığı yerde ise adalet vardır, denge vardır.
* Hedefi menfaat değil fazilettir. Faziletin bulunduğu yerde ise sevgi, yakınlık, ısınma ve kaynaşma bulunur.
* Toplum fertlerini birbirine bağlayan bağ ırkçılık yerine din, vatan ve sınıf birliğidir. Bu ise samimî kardeşlik, barış, dış saldırılara karşı savunmayı getirir.
* Hayat prensibi olarak çarpışma yerine yardımlaşmayı kabul eder. Bu ise birlik, beraberlik ve dayanışmayı sağlar.
* Nefsin arzularını tatmin etme yerine doğru yola sevk edip ruhî yükseliş ve tekâmülü sağlamayı gaye edinir. Nefsin isteklerini sınırlar; süflî arzularını kolaylaştırma yerine ruhun ulvî hislerini tatmin eder.3
Görüldüğü gibi Kur'ân koyduğu esaslarla İslâmın en faziletli bir medeniyet ve Eflatun'un faziletli şehri olmaya lâyık olduğunu göstermektedir.4
Gelecek elbet bu harika özelliklere sahip olan İslâm medeniyetinin olacaktır. Bediüzzaman'ın tesbitiyle, "İnşaallah istikbaldeki İslâmiyetin kuvvetiyle medeniyetin mehasini [iyilikleri] galebe çalacak, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumiyi de [genel barışı da] temin edecek"tir.5
Evet, istikbal İslâm medeniyetinindir. "Akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde, elbette bürhan-ı aklîye istinad eden [aklî delillere dayanan] ve bütün hükümlerini, akla tesbit ettiren Kur'ân hükmedecek"tir.6
Hükmetmek hakkıdır. Şartlar da lehine gelişmektedir. Fazilet ve hidayet değil, rekabet ve tahakküm üzerine kurulduğu için şimdiye kadar Avrupa medeniyetinin kötülükleri iyiliklerine galebe çalmış, ihtilâlci komitelerle kurtlaşmış bir ağaç hükmüne girmiştir. Açıkça bu, Asya medeniyetinin Avrupa medeniyetine galebe çalacağına kuvvetli bir vesile ve delil hükmündedir. Çok geçmeden de galebe edecektir.7
Evet, istikbal Kur'ân medeniyetinindir.
Dipnotlar:
1- Mesnevî-i Nuriye, s. 77.
2- Sünûhat, s. 99.
3- Tarihçe-i Hayat, s. 119.
4- Divan-ı Harb-i Örfî, s. 47.
5- Hutbe-i Şamiye, s. 42.
6- A.g.e, s. 41.
7- A.g.e, s. 42.
16.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|