Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Sami CEBECİ

Güneşler güneşine yolculuk



"Yaklaşık on beş milyar yıl önce bu kâinat yoktu. Sıfır noktasındaydı. Onu yoktan var eden Ezel ve Ebed Sultanı olan Cenâb-ı Hak, önce Hazret-i Muhammed'in (asm) nûrunu yarattı ve o nurdan kâinatın ilk maddesini icat etti."

Asya-Nur Kültür Merkezinde sunduğu seminerine bu sözlerle başlayan Mustafa Ertem'i, okuma programı için Ankara'ya gelen üniversiteli gençlerin de katılımıyla, kalabalık bir kitle ilgiyle dinliyordu.

"Ben gizli bir hazineydim. Bilinmekliğimi, tanınmaklığımı istedim. Mahlûkâtı yarattım, tâ onlarda mânevî cemâlimi göreyim" hadis-i kudsisiyle, asıl maksadını haber veren ve nâmütenâhi gayeler takip eden Allah (c.c.), büyük bir patlamayla o ilk maddeyi birbirinden ayırdı. İlim adamları 1980'li yılların başında kâinatın devamlı genişlediğinin tesbitini yaptılar. Kur'ân-ı Kerîm'inde Allah, "Kâinatı biz yarattık, genişleten de biziz" âyetiyle bunun böyle olduğunu beyan etmektedir. Üstadın dediği gibi "Zaman geçtikçe, Kur'ân gençleşiyor, rumûzu tavazzuh ediyor"

İslâm dini, fen ilimlerine de teşvik yaptığı için, İslâm âlimleri dünyevî ilimlerde de çok ileri gitmişler. Milâdî 1100 tarihinde Uluğ Bey, kurduğu gözlem evindeki incelemeler sonucu yıldızların haritasını çıkarmıştır.

Yâsin Sûresi 38. âyette "Güneş de takdir edilen bir yöne doğru akar gider" diye haber verilir. Güneş, sistemiyle birlikte, Samanyolu Galaksisinin etrafında 225 mil-yon yılda bir dönüş yapar. Samanyolu, uzunluğu yüz bin, eni elli bin ışık yılı uzaklığı olan spiral bir galaksidir. O da bir yörünge üzerinde hareket halindedir. Kendi merkezinin etrafında da bütün yıldızları döner.

Güneş sisteminde, ilim adamları dokuz gezegenin olduğunu yazıp çizdiği zamanlarda, Bediüzzaman Hazretleri 1930'lu yıllarda yazdığı eserlerinde on iki seyyar yıldız olduğunu ifâde eder. Bunu da, Hz. Yusuf'un (a.s.), babasına, rüyasında güneş, ay ve on bir yıldızın secde ettiğini gördüğünü söylemesinden çıkardığı ifâde edilir. Güneş ve ay, anne ve babasına, on bir yıldız da kardeşlerine işâret eder. Son yıllarda onuncu gezegenin bulunduğu, iki gezegenin daha olması lâzım geldiği matematik hesaplara dayanılarak söylendiğini duyuyoruz.

Güneş sistemine mensup gezegen yıldızlar içinde, bitki, hayvan ve insan gibi canlıların yaşamasına elverişli tek gezegen, bu güzel dünyamızdır. Kendi etrafında saatte 1600 km., güneş etrafında 108.000 km. hızla dönüş yapmaktadır. Böylece gece ve gündüz ile mevsimlerin meydana gelmesi sağlanmıştır. Dünyanın tek uydusu olan ay, çok ince hesaplarla dünyaya bağlanmıştır. "Biz kamere de menziller tayin ettik. Öyle olur ki, eski bir hurma dalını andırır" âyeti bu hârikulâdeliği nazara verir. Güneş bir lüks lambası gibi gündüz vazife görürken, ay, geceleri bir kandil gibi yolumuzu aydınlatır, hem de vakitleri tayin ettiği için takvimcilik yapar.

Ay, dünyamıza 384.000 kilometre mesa-fededir. Güneşin dünyaya mesafesi, ayın mesafesinden dört yüz kat daha fazladır. Bu yüzden, ay ve güneşin dünyadan görünüş büyüklüğü aynıdır. Vazifelerinde ise, en küçük bir sapma veya gecikme söz konusu değildir.

Güneş, sistemiyle birlikte, bir tahmine göre Herkül burcu tarafına veya Şemsü's-Şümus cânibine, saniyede beş saatlik bir sür'at ile akıp gitmektedir. Beş yüz milyon ışık yılı mesafede ve bir günü elli bin sene olan güneşler güneşine akıp giden bir sisteme bağlı küçücük dünya gemisinin yolcularıyız. Böyle muhteşem bir saltanatla kâinatta hükmeden Cenâb-ı Hak, bütün kâinatı bizim için, bizi de kendisine şükür ve hâmd, duâ ve ibâdet için yaratmıştır. İnsanlara yakışan, umum kâinatın kendisine boyun eğdiği Âlemlerin Rabbine, iman ile ibâdet etmek, emir ve yasaklarına itaat etmektir. Zirâ, her insan gibi kâinat da kıyametle ölecek, sonra ahiret şeklinde yeniden dirilecektir. O diriliş gününe hepimiz hazırlıklı olmalıyız.

Bahsi geçen hakikatleri geniş olarak anlatan Mustafa Bey, soru-cevap faslında daha geniş açıklamalarla katılımcıların memnuniyetine vesile oldu. Bir Pazar semineri ile kültür merkezimiz yine değerlenmiş ve aydınlanmıştı.

Not: Muhterem Mustafa Özcan'nın babası Ahmet Özcan ile muhterem Rahmi Ulu'nun annesi Vesile Ulu'nun vefatlarını teessürle öğrendim. Merhum ve merhumeye Cenâb-ı Hak'tan rahmet ve mağfiret, kederli ailesi ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederim.

23.01.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.01.2008) - Mutluluğun doğru adresi

  (09.01.2008) - Yeni Asya Vakfı'nda güzel bir buluşma

  (02.01.2008) - Nazar ve dikkat

  (26.12.2007) - Dünyevîleştirme projeleri

  (19.12.2007) - En büyük emânet

  (12.12.2007) - Bir seminerden diğerine

  (28.11.2007) - Yaratılışın en güzel meyvesi: Şükür

  (25.11.2007) - Asil bir dâvâ adamı

  (21.11.2007) - Bediüzzaman'ın mânevî şahsiyeti

  (14.11.2007) - Asya-Nur Kültür Merkezi'nde ilk seminer

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri