Küresel sermayenin spekülatörleri IMF ve Dünya Bankası, baştan beri hep Türk ekonomisini övmekte; ekonomistlerin uyarılarına rağmen, hükümetin ekonomi programına medhiyeler dizmekteydiler.
Ne zaman ki "Amerikan kâbusu" baş gösterdi, 50 trilyon dolarlık dünya ekonomisinden 14 trilyonluk pay kapan Amerikan ekonomisi durgunluğa girdi; IMF ve Dünya Bankası "carî açığa önlem alın!" diye ikaz etti.
Gittikçe ürkütücü rakamlara ulaşan küresel krizle kapitalizmin faiz kabı dev bankaların kredileri kısması ve ekonomiye güven kaybıyla tüketimin yavaşlaması, "süper güç"te kriz ve enflasyon paniğini başlattı.
Türkiye ve benzerî ekonomide ilişik ülkelere sıcak para akışı azaldı. Bundandır ki Başbakan'ın her fırsatta "ekonominin iyiye gidişine örnek" gösterdiği borsada büyük düşüler yaşanıyor. Piyasalarda sarsılma alâmetleri beliriyor.
Uzun dönem AKP hükümetlerinin ekonomi politikalarını yürüten Başbakan eski Yardımcısı Abdüllatif Şener'in ifâdesiyle, ekonomik göstergeler iyi değil. Büyümedeki düşüş dibe vurdu. Enflasyon sürekli yukarı doğru zorluyor. Carî açık tırmanışta. Dış piyasalardan önemli sinyaller geliyor.
Ekonomideki zâfiyet sürüyor. Yatırımlar durmuş. 2008 yatırım programına göre yıllardır bitirilemeyen 10 kamu yatırımı projesi için bir milyar YTL gerekirken, bütçede sâdece 59.6 milyon tahsis edilmiş.
* * *
Dayattığı "yatırımsız, istihdamsız, üretimsiz" politikanın daha da katı tatbikini isteyen IMF, daha yeni yeni "kaygı"sını iletiyor. Önce ekonominin dümeninde oturan Bakan Şimşek, IMF'nin "tasarruf tedbirleri"ne zemin hazırlamak amacıyla, "Türkiye'de ücretler çok yüksek" diye konuştu.
Peşinden stand-by anlaşmasının yedinci gözden geçirmesi için Türkiye'ye gelen IMF Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni, bunca zamandır "iyiye gidiyor" dediği ekonomideki büyük açığa "önlemler" önerdi. Vergi ve zamlardan oluşan yeni "tasarruf tedbirleri"yle yüksek faizlerin birden düşürülmemesini, petrol ürünlerine yapılan onca zamma ilâveten elektriğe de zam yapılmasını, maaşların kısılmasını salık verdi. Aksi halde, "carî işlemler açığının altında kalırsınız!" diye de ikaz etti.
Bu kez Dünya Bankası Türkiye Direktörörü Ulrich Zachau, Türkiye'nin carî işlemler açığının endişe teşkil ettiğine işâret ederek, 2008 ve sonraki yıllardaki "risk"i nazara verdi. "Âcil önlem" olarak da öğretmenlerin maaşına göz dikti; "Türkiye'de öğretmenlerin maaşlarının OECD standartlarına göre yüksek, aşağı çekilmesini" tavsiye etti.
Ardından Dünya Bankası Kalkınma Ekonomisi Müdürü Hans Timmer, "Carî açık varsa kırılgansınızdır; malî politikalarınızı sıkılaştırın" tembihinde bulundu.
Gerçek şu ki AKP iktidarları, beş yıldır 28 Şubat sürecinin siyasî aktörü Anasol-M koalisyonu döneminde patlak veren krizlerle Dünya Bankası'ndan getirilen Kemal Derviş'in Türkiye'nin başına belâ ettiği "IMF politikaları"nı harfiyen uyguluyor.
Oysa yakın tarihin tasdikiyle, ekonomisini IMF'nin insafına havale eden ülkelerin hiçbiri iflâh olmuyor. Hemen hemen hepsinde sosyal adalet dengesizliğiyle ekonomik krizler patlak veriyor. Gelir dengesizliğiyle toplumlarda kargaşa ve iç karışıklıkla kaos yaşanıyor.
* * *
Gelinen süreçte, Uluslararası Avrasya Metal İşçileri Federasyonu Başkanı Mustafa Özbek'in tespitiyle, "küreselleşme" adı altında "Amerikanlaşma" sürecine girilen dünyada, Türkiye ekonomisi "uluslararası finans kuruluşları" aracılığıyla hızla Amerikan emperyalizminin eksenine kayıyor...
Bush'un Ortadoğu turunda "Arap dostları"na yaptığı onlarca milyon dolarlık silâh satışı ve petrol fiyatlarında sağladığı indirimin yanısıra, yeniden tüketimi tetiklemek için 145 milyar dolarlık "ekonomik önlem paketi" de kurtaramadı. Amerika'daki sıkıntının daha da derinleşmesiyle, IMF'nin ayarladığı Türk ekonomisi çıkmaza itiliyor.
Amerikan borsalarındaki düşüşün dünya borsalarıyla birlikte, en çok İstanbul Menkul Kıymetler Borsasını vurması, tıpkı Türk dış politikası gibi Türk ekonomisin ne denli Amerikan endeksli olduğunu bir defa daha su yüzüne çıkarmakta.
Kısacası, Özal döneminde başlatılan "transformasyon"u, "ikinci Özal" olarak Erdoğan'ın devam ettirdiği "IMF eksenli ekonomi politikaları", Türkiye'yi ekonomide de bir "küçük Amerika" haline getirmekte.
AKP hükümeti, bütün IMF ve Dünya Bankasında gelen bütün "direktifleri" derhal yerine getirdi. Lâkin ekonomideki kan kaybını önleyemedi. Kırılganlık devam ediyor.
Ve "büyük Amerika"ya endekslenen "küçük Amerika", okyanuslar ötesinden gelen dalgalardan dünyada ekonomisi en çok etkilenen ülke oluyor.
Türbülansın Türkiye'yi vurmasından endişe edilmesi bundan.
23.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|