En büyük saadetler, büyük ve acı felâketlerin neticesidir"1 der Bediüzzaman Hazretleri. Ve buna Hz. Yusuf örneğini verir.
Gerçekten Hz. Yusuf, Mısır azizliği gibi büyük bir makama kardeşleri tarafından atıldığı kuyu, sonra Züleyha'nın iftirasına kurban gidip yıllar süren sıkıntılı bir zindan hayatından sonra ulaşabilmişti. Ve bütün bunlara büyük bir sabırla dayanmıştı.
Demek dünyevî ve uhrevî saadetin yolu sabırdan geçiyor.
"Kıssaların en güzeli" namıyla anılan Hz. Yusuf kıssasından alınacak çok dersler var.
Hz. Yusuf biliyordu ki her şey Allah'ın emir ve izniyle olmaktadır. Onun için zindana da girse, nimetlere de kavuşsa hepsini Allah'tan biliyordu. Her şeyde hikmetler vardı. Allah, onu zindandayken peygamberlik görevi büyük bir nimetle ödüllendirmiş, rüyaların yorumlarını öğretmişti. Sonra da zindandan çıkıp Önce Maliye Bakanı sonra da Mısır'a aziz olacak, kardeşlerine, anne babasına kavuşacak, bütün bu nimetleri Rabbinden bilip Ona şükredecek, anne-babasına, "Beni zindandan çıkarmakla ve şeytan kardeşlerimle benim aramı bozduktan sonra, sizi çölden getirip bana kavuşturmakla da Rabbim bana ihsanda bulundu. Şüphesiz ki Rabbim dilediğin yapmakta pek büyük bir lütuf ve pek ince bir tedbir sahibidir. Her şeyi hakkıyla bilen, her işi hikmetle yapan da Odur" diyecekti.
Ve yine onun, "Ey Rabbim, bana mülk ve saltanat verdin. İlâhî kitapların sırrını ve rüya tabirini öğrettin" diye Allah'ın verdiği nimetleri şükrederek dile getirdiğini, dünyada ve ahirette dostu ve gözeticisi olduğunu, Müslüman olarak vefat ettirip salih insanlar arasına katmasını isTediğini görüyoruz.2
Kıssanın en göze çarpan noktalarından biri de Hz. Yusuf'un onca imkânlar içinde bulunmasına rağmen kardeşlerinin yaptıklarını aslâ başlarına kakmamasıydı. Hatta onların eziklik hissetmemeleri için minnettar olduğunu bile söyleyebilecek kadar olgunluk sahibiydi. Onları rahatlatmak için şöyle demişti: "Ben her ne kadar aziz makamında bulunuyorsam da Mısır ahalisi bana, beni ilk gördükleri zamanki gibi bakarlar ve kendi kendilerine, 'Sübhanellah! Yirmi dirheme satın alınan bir köle ne makama ulaştı' derlerdi. Şimdi ise sizinle müşerref oldum. Halkın gözünde büyüdüm. Zira halk benim, sizin kardeşiniz olduğumu, dolayısıyla benim de Hz. İbrahim'in neslinden geldiğimi anladı. Onun için aslında ben size mİnnettarım. Siz kat'iyyen öyle düşünmeyin."3
Evet, gerçekten Yusuf Aleyhisselâmın kıssası çok güzel derslerle dolu güzel bir kıssa.
Dipnotlar:
1. Şuâlar, s. 650; 2. Yusuf Sûresi: 100-101; 3. Çantay.
27.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|