Bütün didinmeler yarın, yani gelecek için değil midir? İlerde rahat edelim diye okur, çalışır, didinir, çırpınırız. Bugünden hazırlık ve yatırım yapmayan yarın perişan olur.
Peki, ya gerçek istikbal olan ölüm ve sonrası, sonsuz hayat için ne kadar hazırlanıyoruz? Kur'ân-ı Kerim, insanların içine düşebileceği ciddî, tehlikeli manevî bir hastalığa dikkat çekerek İbrahim Sûresinin 3. âyetinde bile bile, seve seve cam parçası hükmündeki fanî dünya hayatını elmas hükmündeki bâkî ahiret hayatına tercih etmekten ve "Keşke, şu ebedî hayatım için bir hazırlık yapmış olsaydım!"1 diye sonuçlanan pişmanlık dolu bir tablodan söz ediyor.
Ve yine iyi ve kötü dünya tarlasına ekilen her şeyin ürünlerinin alınacağını anlatırken şöyle buyuruyor: "Herkes hayır olarak ne işlemiş, kötülük olarak ne işlemişse, kıyâmet gününde hepsini önünde hazır bulur. O zaman ister ki, işlediği kötülüklerle kendisi arasında büyük bir mesafe bulunsun ve onu görmesin! Allah sizi Kendisinden gelecek bir azaptan sakındırıyor. Çünkü Allah kullarına çok şefkatlidir."2
Bizi bizden çok seven, bize bizden çok acıyan Rabbimiz o perişan durumlara düşmememiz için bugünden uyarıyor, hazırlık yapmaya teşvik ediyor. Buyuruyor ki: "Namazı dos doğru kılın ve zekâtı verin. Kendiniz için ne hayır işlerseniz, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı hakkıyla görür."3
Diğer bir âyetinde de şöyle buyuruyor: "Kendiniz için hayır olarak ne gönderirseniz, onu Allah katında daha hayırlı ve daha sevaplı bulursunuz. Allah'ın mağfiretini dileyin. Muhakkak ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir."4
Dünyanın sahibi de Allah, ahiretin sahibi de. Her şey Onun. Biz de Onun mülküyüz ve mülkünde çalışıyoruz. Bizi dünya misafirhanesinde göz kamaştırıcı nimetlerle ağırlayan Rabbimiz, sürekli kalacağımız ve bir benzeri görülmemiş nimetlerle dolu asıl vatanımız olan bir âlem için hazırlık yapmamızı istiyor. Bu hazırlık da iman, ibadet, hayır, hasenât ve güzel ahlâk. Sözler'de dikkat çekildiği gibi, bütün ehl-i ihtisas ve müşahedenin, bütün ehl-i zevk ve keşfin ittifakıyla o uzun ve karanlıklı sonsuzluk yolculuğunda zâd ve zahire, ışık ve burak ancak Kur'ân'ın emirlerini tutmak ve yasaklarından kaçınmak ile elde edilebilir. Yoksa fen ve felsefe, san'at ve hikmet o yolda beş para etmez. Onların ışıkları kabrin kapısına kadardır.5
Dipnotlar:
1- Fecr Sûresi: 24.
2- Âl-i İmran Sûresi: 30.
3- Âl-i İmran Sûresi: 110.
4- Müzzemmil Sûresi: 20.
5- Sözler, s. 36.
19.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|