Yeni yılla birlikte eski yılda yaşanan olaylar, gelişmeler bir bir ortaya dökülür. Bu gelişmelere bakarak yeni yılda eskiden ders çıkararak, yapılan hatalar, eksiklikler varsa giderilmeye çalışılır.
Bu gelişmeler genel de ekonomi, siyaset, toplumsal olaylar konularında olur. Mazlum-Der gibi insan hakları kuruluşları da her yılın sonunda "Türkiye İnsan Hakları Değerlendirme Raporu" gibi raporlar yayınlarlar. (Mazlum-Der'in raporunun bir kısmı gazetemizde geçen hafta içinde haber olarak yayınlandı. 13 Ocak 2008))
Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu tarafından açıklanan ve bize de gönderilen 11 sayfalık raporda çarpıcı gelişmeler göze çarpıyor. Raporda 2007'deki en büyük insan hakkı ihlâlinin "27 Nisan Muhtırası" olduğu tespit edilirken, Türkiye'nin insan hakları fotoğrafına bakıldığında pek iç açıcı bir görüntü izlenmedi.
* * *
Rapordan birkaç sonuç aktardığımızda, bu fotoğraf daha net ortaya çıkacaktır. İşte insan hakları ihlalleri ile ilgili birkaç örnek:
Düşünce özgürlüğü 324 olay. Verilen ceza, 735 yıl hapis cezası, 1 kişiye müebbet hapis cezası 154.976 YTL para cezası, onanan ceza 13 yıl, 6 ay hapis cezası, cezaevine giren düşünce suçlusu 9 kişi.
Gazeteci ve yayın organlarına yönelik baskılar/kısıtlamalar 85 olay. Gözaltına alınan gazeteciler 27 olay, 38 gözaltı. Basının yol açtığı ihlâller 35 olay.
Din özgürlüğü 68 olay.
Öğrenim özgürlüğü 120 olay... Okulda şiddet-öğrenci olayları 49 olay. 314 öğrenciye uzaklaştırma, 547 öğrenciye soruşturma, 52 öğrenciye okuldan atma, 18 öğrenciye kınama cezası verilmiş.
Sivil toplum örgütlerine yönelik baskılar-saldırılar 46 olay.
İşten atılanlar 3 bin 974 kişi, kadın hakları 167, çocuk hakları 203, engelli hakları 13 olay.
Birçok ihlâlin sıralandığı rapordan bu kadar bölüm aktarmamız bile "Türkiye'nin insan hakları sicili" hakkında yeteri kadar bilgi sahibi yapıyor.
* * *
Raporun düşünce özgürlüğü ile ilgili bölümünde, "Demokratikleşme adımlarının atıldığı iddia edilmesinin sonucu olarak bu rakamlarda düşüş yaşanması gerekirken önemli derecedeki rakamlarla karşılaşmamız dikkat çekicidir. Bunun en önemli sebeplerinden birisi Ülkemizde düşünce özgürlüğü önünde büyük bir engel teşkil eden 301. maddenin halen yürürlükte olmasıdır. 301. maddenin tümden iptal edilmesi gerekmektedir" denilerek bir türlü çözülemeyen, düşüncenin önünde engel olan bir yaraya parmak basılıyor.
Raporun din ve vicdan özgürlüğü bölümünde ise önemli meselelere temas ediliyor. Bu günlerde sıkça tartışılan başörtüsü yasağına dikkat çekilirken her şeyin halk için yapılacağına vurgu yapılıyor ve deniliyor ki:
"Din özgürlüğü alanında belirgin ihlâllerin devam ettiği gözlenmiştir. Din ve vicdan özgürlüğü alanında belirgin bir gerileme gözlenmiştir. Eğitim öğretim ve çalışma hayatında uygulanan başörtüsü yasağının daha da akıl almaz boyutlara vardığı gözlenmiştir. Halkın sorununa duyarlılık göstermede TBMM ve hükümet iyi bir sınav vermemiştir. Hiçbir mazeret yasak sürdürmenin bahanesi olamaz. Hükümetin ilk günlerde olmasını istediği toplumsal mutabakat vardır. Bu anlaşıldıktan sonra kurumsal mutabakat aranmaya başlamıştır. Bu söylemin hukuk devleti ve demokrasi ile ilgisi yoktur. Aslolan halkın talepleridir. Kurumlar halkın işlerini kolaylaştırmak için vardır."
Bu hak ihlâlleri dolayısıyla açılan dâvâlardan dolayı Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) ödemesi gereken tutar 3 milyon 801 bin 926 Euro'yu buluyor. Türkiye 10 bin dâvâ ile AİHM'de en fazla dâvâ edilen 3. ülke oldu. Bu dâvâların büyük bölümü ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile adil yargılanma ile ilgili.
* * *
İşte Türkiye'nin 2007 insan hakları ile ilgili bilânçosu.
Bu rapordan da anlaşılacağı üzere, Türkiye'nin insan hakları sicili hiç de parlak değil.
Bu sene bu ihlâllerin son bulması, en azından daha aza indirilmesinin yolu da yeni, sivil, özgürlükçü bir anayasa hazırlamak ve ceza kanunlarının "özgürlükçü" bir yapıya kavuşturmasından, yasaklardan kurtulmaktan, düşünce özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasından geçiyor. Yoksa bu ihlâller devam edecek ve Türkiye AİHM'e en fazla para ödeyen ülke konumuna gelecektir. Bunun ayıbı da insan haklarında ilerleme yapmayanlara kalacaktır.
Geçmişten ders çıkararak yeni yanlışlar, yeni hatalar yapmamak için bu tablo iyi incelenip, neler yapılması gerektiği konusunda gereken adımlar atılmalı. Zira hatalardan ders alınmazsa, şimdi de gelecekte aynı hatalar yapılmaya devam eder.
Hükümete ve insan haklarından sorumlu bakana duyurulur.
19.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|