Dünden devam
AFRİKA'DA FEMİNİZM SALINIMI
Afrika'da da olsa cep telefonundan geçilmiyor. İkinci olarak dikkatimizi çeken husus, kadının nerede olursa olsun aynı refleksi göstermesi. Daha doğrusu batılılaşma her yerde aynı etkiyi gösteriyor. Araz ve göstergeler aynı. Belki Afrika'da daha fazla. Afrika da feminizm salınımının kıyısında dolanıyor. Baktığımız zaman kadınlar burada da vakitlerinin çoğunluğunu süslenmekle ve makyaj yapmakla geçiriyor. Afrika'da bir feminizm salınımından bahsetmek mümkün. Sömürgecilik bu kıt'adan çıkmış ama getirdiği sosyal dalgalar, afetler aynen devam ediyor. Kadınlar açısından sömürgecilikle mücadele yerini erkekle mücadeleye bırakmış gibi.
GEZİMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ
Bayram namazından sonra Abdullah Mangala bizi aracına alıyor ve bir şehir turu yapıyoruz. Öncelikli olarak büyükelçilik binasına varıyoruz. Oradan sonra yakında yer alan Şafak Okulu'na geliyoruz. Şafak Okulu, Merkez Bankası'nın hemen yanında. Merkez Bankası devasa bir yapı. Avokado ağaçları ve yeşillikler arasında Şafak Okulu'nu görüyoruz. Şafak Okulu'nda toplam 12 personel ve 78 öğrenci bulunuyor. 12 personelin 8'i Kongo'lu. 7'si ise öğretmen. Türk öğretmenler arasında Fatma Hanım da var ve kendisi Türkçe öğretmeni. Burası mahrumiyet bölgesi olduğundan dolayı çok fazla giden gelen yok. Şafak Koleji gibi Afrika kıt'asında 55 okul bulunuyormuş. Şafak Okulu yaklaşık 2 yıl önce kurulmuş. 5.5 dönüm arazi üzerine kurulmuş ve ilkokul ve lise binaları yapmak istiyorlar. Kongo'nun en önemli ihtiyaçlarından birisi de eğitim kurumları. Eğitim kurumu denilince aslında hemen kilise ve müştemilatı akla geliyor. Zira zaten devletin çok fazla okul yapacak imkânı yok. Bundan dolayı bu boşluğu dinî kurumlar dolduruyor. Öğretmenler yaklaşık 60 dolar aylık alıyorlar. Bununla geçinmeleri mümkün değil. Bir iyileştirme olarak okul aile birlikleri 40 dolar civarında bir maaş katkısı sunuyorlar. Bu fark elbetteki öğrencilerin ailelerinden ve velilerinden çıkıyor. Ya aileleler bu farkı karşılayamazsa? Yapacak bir şey yok. Bu durumda örgün ve mecburî eğitime veda etmek gerekiyor. Trafik ve ulaşım sorunlarından ve bir de öğretmene ek katkı sağlama külfetinden dolayı ailelerin bir kısmı çocuklarını okula göndermiyor. Şafak Okulu yetkilileri okul yekûnü 86 iken saydığımız bu sebeplerden dolayı mevcudun 78'e düştüğünü üzüntüyle dile getiriyorlar.
SEÇİM KARGAŞASI
2006'da yapılan seçimlerden sonra da büyük bir düzensizlik olmuş. Seçimleri kazanamayan başkan adayları kargaşa çıkarmışlar ve Kenya benzeri bazı hadiseler yaşanmış. Şehirde toplu taşıma ve dolmuşçuluk olmadığından dolayı okul servisi diye de bir alışkanlık yok. Bütün bu imkânsızlıklar örgün eğitimin alanını daraltıyor ve etkisini azaltıyor. Okuldaki garip durumlardan birisi de millî marş. Bağımsızlıklarını Belçikalılardan almalarına rağmen yine de bağımsızlık marşı onların dilinde. Belçika Fransızcasıyla söyleniyor. Zira beğenseniz de beğenmeseniz de Fransızca dışında ülkenin müşterek bir dili yok.
YAĞMUR ORMANLARI
Kongo'da ekim ayından itibaren yağmur mevsimine giriliyor ve bu yağmur mevsimi yaklaşık mayıs ayına kadar sürüyor. Bu mevsim içinde hergün mütemadiyen yağmur yağıyormuş. Hatta havada bulut bile yokken Kinşasa halkınının ellerinde alışkanlıkla güneşli havada şemsiye taşıması doğrusu biraz tuhafımıza gitmişti. Bizim varlığımızdan mı nedir yağmur mevsimi içinde olduğumuz halde bulunduğumuz günlerde nadiren yağmura rastladık. Anlaşılan güneş bize selâm veriyordu. Buraların en soğuk mevsimi Ağustos ayı imiş. Afrika şartlarında biraz verilere tersinden bakmak gerekiyor. Yağmur olunca yağmur ormanlarının olmaması mümkün değil. Dolayısıyla ormanlarıyla ve keresteleriyle de zengin bir ülke.
MİLLÎ YEMEKLERİ FUFU
Kongo'da iken methini bolca duyduğumuz ama yeme imkânı bulamadığımız bir millî yemeklerinden bahsetmemiz galiba yerinde olur. Şafak Okulu öğretmenleri de 'yeme de yanında yat' şeklinde ifade edildiği üzre 'fufu' adlı yemeklerinin çok meşhur olduğunu ve TUSKON ile birlikte Türkiye'ye geziye giden Kongo'lu işadamlarının fufu yüzünden ülkelerine dönmeyi dört gözle beklediklerini anlatmışlardı. Fufusuz hayat zehir oluyormuş. Çekilmiyormuş.
KİLİSE: TEK EĞLENCE YERİ
Avrupa'nın hilâfına Kongo'da kilise fonksiyonları itibarıyla Amerikan kiliselerini hatırlatıyor. Pazar günleri malî külfetinden ve imkânsızlıktan dolayı tek başına veya ailece eğlenme fırsatı bulamayan Kongo'lular bu eğlence ihtiyacını kiliseler üzerinden karşılıyorlar. Kilise bir ibadetin yanında buluşma, tanışma ve onun dışında eğlenme mekânı. Yerleştiğimiz Invest Oteli'nde de odalarda hangi dilde buldularsa İncil koymuşlar. Bu durum karşısında bir kez daha şeair-i İslâmiyyenin önemini hatırladım. İslâm'ın sembolleri insanların manevi ihtiyaçlarını gideriyor ve boşluklarını dolduruyor. Ezan bunlardan birisi. Hıristiyanlar aidiyet duygusunu tatmin için haç gibi işaretlerden medet umarken Müslümanlar bu ihtiyaçlarını şeair üzerinden karşılıyorlar. Dolayısıyla şeair ve bunlar arasında Kur'ân tilâveti de aslına ve maksadına uygun bir şekilde icra edilirse Müslümanların manevî boşluğunu doldurabilir ve onun ötesinde Müslümanlara coşku ve haz verir. Dolayısıyla şeair dediğimiz husus manevî haz iklimi anlamına geliyor ve haz ihtiyacını savıyor. Manevî iklimin muhakkak surette yeşertilmesi yazım. Sadece siyaset üzerinden Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamak mümkün değil. Sadece fikri düzeyde de bu ihtiyaçlar savılamaz. Manevî boşluğun da doldurulması lâzım. Bu da şeairin sağlıklı bir şekilde yaşanmasıyla ve yaşatılmasıyla mümkün. Tesbih, tezkir, ezan ve tasavvuf kültürüne ait bir takım keyfiyetler bu ihtiyacı karşılamaya amadedir.
SARKOZY, TÜRKİYE'NİN İMAJINI KÖTÜLÜYOR
Şafak Okulu'ndaki arkadaşlar Avrupa'nın Kaddafisi ve onun 'ruh ikizi' Sarkozy'nin Afrika'da Türkiye için kötü propaganda kaynağı olduğunu söylüyorlar. Adam orada da karşımıza çıkıyor. Türkiye'nin geri bir ülke olduğunu ve Avrupa Birliği'ne bu yüzden girmesinin doğru olmadığını söylüyormuş. Türkiye'yi bilmeyen Kongo'lular ise bu bilgileri test etme imkânına sahip olmadıklarından dolayı doğru olarak kabul ediyorlarmış. Şafak Okulu mensupları Sarkozy'nin yaygınlaştırmaya çalıştığı bu imajla karşılaştıklarını ve bu imajı mümkün mertebe tashih etmeye çalıştıklarını ifade ediyorlar.
Devam edecek
|