Asık suratlı, moralleri bozuk bir topluluğa konferans veren bir iletişimci, moralleri nasıl düzeltmiş, yüzlerinde nasıl tebessüm çiçekleri açtırmış biliyor musunuz?
Ayağa kaldırmış onları, herkesin ister tanısın, ister tanımasın yanındaki arkadaşıyla kucaklaşmasını istemiş. Bu kucaklaşma esnasında asık suratlar yerini tebessüme bırakmış. Bir muhabbet, bir kaynaşmadır başlamış.
Kendi dünyamızda boğulduğumuzda toplumdan koptuk. Sevgi, saygı, kardeşlik, kaynaşma duygularımız köreldi. Bu duyguları yeniden kazanmalı, var olanları da güçlendirmeliyiz.
Yangın, deprem, sel baskını gibi musibetlerde insânî değerlerimiz nasıl harekete geçiyor, âdetâ başka bir insan oluveriyoruz.
Oysa dinimiz her zaman aynı duyguları istiyor bizden. "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim"1 buyuran Resûl-i Ekrem (a.s.m.), insanları içine düştükleri ahlâkî çöküşün cenderesinden kurtarıp insanı insan yapan, yücelten, âdetâ melekleştiren; hakka, hukuka saygı içinde, insanca yaşamaya, huzur ve mutluluğun kaynağı olan güzel ahlâka sevk etmişti.
Peygamberimiz (a.s.m.) örnek bir tablo çizmişti insanlığın önüne. Dünyası da Cennete dönmüş bir toplum gerçekleştirmişti.
Evet, kalpleri Cennet bahçesi, evleri küçük bir Cennet, toplumları Cennetten bir köşe olmuş insanların yaşadığı bir hayat. Her ânı mutluluklarla dolu bir hayat.
Hz. Peygamber (a.s.m.) madem ki en güzel model, en güzel örnek. O, Kur'ân'ın ifadesiyle ümmetine çok düşkün, çok şefkatli. Sıkıntıya düşmeleri ona ağır geliyor.2
Resûl-i Ekrem (a.s.m.) inananları her bakımdan hayat verici hakikatlerle donatmıştı. Onu her konuda örnek alan insanlar, yeniden hayata dönmüşlerdi.
Evet, hayat o sayede yaşanır hale gelmişti. Vahşetten kurtulan insanlık hayatın tadını almaya başlamış, tarihte emsâli görülmedik bir tarzda bir kardeşlik atmosferi gerçekleşmişti. Sevgi, saygı, insanlık rüzgârları esmeye başlamıştı. Kendisi için istediğini diğer bir mü'min kardeşi için de istemek zorundaydı bu insanlar. Böylece tam iman etmiş olacaklardı.
Bu dostça, kardeşce atmosferde hiç Cennet hayatı yaşanmaz mı?
Dipnotlar:
1- Muvatta, Hüsnü'l-Hulk: 8.
2- Tevbe Sûresi: 128.
3- Enfal Sûresi: 24.
22.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|