Allah'ı göremiyoruz. Bin bir ismin sahibi Rabbimizi bütün isim, sıfat ve tecellîleriyle birlikte görebilseydik. Kahhar ismiyle helâke müstehak olan kavimleri nasıl helâk ettiğini video kasetinde seyreder gibi o dönemlere gidip seyredebilse; Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Resûl-i Ekrem'e (asm) ne gibi rahmet, ihsan ve lütuflarda bulunduğunu müşahede edebilseydik. Onun sonsuz kudretini, rahmetini, ilmini, hikmetini, sıfatlarını yeryüzüne yayılan tecellîleriyle ve dünya gözlerimizle bizzat görebilseydik.
Melekleri görebilecek gözlere sahip olsak, görevlerinin başında ziyaret etseydik. Meselâ tabiat olaylarıyla ilgilenen Mikâil'in, can alan Azrail'in icraatlarını yaparlarken yanlarında bulunsaydık neler hissederdik?
Bütün gönlümüzle inandığımız, herbiri insanlığın huzur ve mutluluğu için hak ve hakikatleri, İlâhî emir ve yasakları tebliğ eden, bu uğurda nice çile ve sıkıntılara maruz kalan peygamberleri ziyaret etme imkânı bulsa, onlarla sohbet etse, bizzat kendilerinden hatıralarını dinleyebilseydik nasıl duygular içerisine girerdik?
Dünyanın kuruluşundan sonuna kadar nimet ve musibet nâmına ne varsa hepsinin tek tek yazılı bulunduğu kader levhası olan Levh-i Mahfuz'u görse, yazılanları okuyabilseydik.
Yine mümkün olsaydı da Cehennemi, homurdanan, gayz ve öfkesinden çatlayacak dehşetli hâli, alevleriyle birlikte görseydik.
Ya bütün güzelliğine rağmen yanında dünyamızın zindan gibi kaldığı; gözlerin görmediği, kulakların işitmedi, hatıra hayâle gelmeyen güzelliklerle dolu Cenneti görse, kısa bir sürede olsa içinde dolaşsaydık. Hele hele Cennetin bin senesi bir saat güzelliğini müşâhedeye değmeyen Rabbimizin cemâlini müşahede edebilseydik.
Örnekleri uzatabildiğiniz kadar uzatın. Görünmeyenleri görmek, bizzat içlerine girip yanlarına varıp müşahede etmek imkânına sahip olsaydık neler duyar, neler hissederdik?
Gayb dediğimiz görünmeyen âlemleri dünya gözümüzle göremiyoruz, ama Peygamberimiz (asm) bütün bu âlemleri bizim adımıza görmüş, gezmiş ve bize anlatmıştır. Bizzat şahidi olarak bakın neler söylüyor:
"Eğer siz benim bildiklerimi bir bilseydiniz çok ağlar, az gülerdiniz."1
Ve yine buyuruyor: "Eğer Allah'ın sonsuz rahmet, hilm, lütuf ve ikramlarının derecesini bir bilseydiniz ihmâl ettiğiniz sevapları, mükâfatları kaçırmış olmaktan dolayı devamlı ağlar, gülmeye vakit bulamazdınız."2
Ne dersiniz bu hadis-i şerifler bize birşeyler anlatmıyor mu?
Dipnotlar:
1- Buhârî, Küsuf:2; Nikâh: 107; Müslim, Salât: 112.
2- Tecrid-i Şerih Tercüme ve Şerhi, 3:334.
25.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|