Bugün kendi başına bir kıymet ifade etmeyen sözlerimi, Peygamber Efendimizin (asm) insan hayatını düzene sokan, mükemmelleştiren yüce ifadelerinden biriyle süslemek ve değer kazandırmak istiyorum. Zira dünya yaratılalı beri hiçbir insanın ağzından o İnsan-ı Kâmilin sözlerinden daha güzel ifadeler çıkmamıştır.
Kâinatın Rabbi, o her yönüyle övülen ve her zaman övülmeye lâyık olan Kulu Muhammedü'l-Emin'e birçok imtiyazlar tanımış, onu insanların en mükemmeli olarak yaratmış ve terbiye etmiştir. Rabb-i Rahim, ona "Sen olmasaydın bu kâinatı yaratmazdım" demiş, onu âlemlere rahmet olarak gönderdiğini bütün kâinata ilân etmiştir.
İşte bizler de her zaman bu İlâhî rahmetten istifade etme ihtiyacı içindeyiz. Hakikî bir insan olmak için, insanlığa lâyık bir ahlâka sahip olabilmek için o Yüce Nebi'yi tam mânâsıyla kendimize rehber etmemiz gerekir. Onu rehber etmeden doğru yolu bulamayız, arzuladığımız ebedî saadeti elde edemeyiz.
Resul-i Zişan'ın ışığını takip etmezsek karanlıklara mahkûm olacak, bu dünyada bile cehennemî bir halet yaşamaktan kendimizi kurtaramayacağız. Bu sebeple acizliğimin göstergesi olan bu ifadelerimin içine Habibullah'ın bir ifadesini yerleştirip, aciz kalemimle yorumlama cüretinde bulunacağım.
Ben kim, mahlûkatın en şereflisi olan Muhammed Mustafa'nın (asm) hadislerini yorumlamak kim. Ancak yine de o nur-u Nebi'den istifade etmek ve şefaat-i Muhammediyeye nail olmak temennisiyle böyle bir teşebbüste bulunmaya kararlıyım.
Ümmetinden olma şerefine nail olduğumuz o yüce Resul bir Hadis-i Şerifinde şu hakikatli ifadeleri serd etmektedir: "Ameller niyetlere göredir. Kişi için ancak niyet ettiğinin karşılığı vardır. Şu halde kimin hicreti Allah ve Resulü için ise o kimsenin hicreti Allah ve Resulünedir. Kimin hicreti elde edeceği bir dünyalık veya nikâhlayacağı bir kadın için ise, onun da hicreti hicret ettiği o şeyedir."
Niyetin gücünü bu yüce ifadelerde görebiliriz. Bediüzzaman Hazretleri de Risâle-i Nur adlı eserlerinde, "Ümmetin fesada gittiği zamanda sünnetime yapışan yüz şehit sevabını kazanabilir" mânâsındaki hadisi hatırlatmakta ve sünnete uyma niyeti ile ilgili olarak "Niyet adeti ibadete çevirir" ifadesini kullanmaktadır. Bunu da ifade edelim ki, Risâle-i Nurlarda, bütün imanî meseleler gibi Sünnet-i Seniyyenin önemi de asrımız insanlarının idrakine uygun bir şekilde izah edilmektedir. Bundan dolayıdır ki bu eserler bütün dünya insanlarının dikkatini çekmekte ve insanlar kitleler halinde ondan faydalanma cihetine gitmektedirler.
Hasılı bizler fıtrî bir ihtiyacımızı giderirken de Allah'ın rızasını kazanabiliriz. Meselâ su içmek insanın vazgeçemeyeceği bir temel ihtiyacıdır. Bu fıtrî ihtiyacımızı giderirken Sünnet-i Peygamberiyeye uyarsak, yani bardağı sağ elimize alıp besmele çekersek, üç nefeste içersek, nefesimizi su kabının içine vermezsek, içerken Cenâb-ı Allah'ın bize ne güzel nimetler verdiğini düşünürsek ve sonunda "Elhamdülillah" diyerek şükrümüzü yaparsak, bir değil birkaç ibadeti bir anda yapmış olacağız.
Kaldı ki, zikrettiğimiz ameliyeleri gerçekleştirmek için fazla çabaya gerek kalmayacaktır. Sadece bütün bu hareketleri sünnete uymak niyetiyle yerine getireceğiz. Böylece hem önemli bir ihtiyacımız olan suyu içmiş olacağız hem de birkaç cihetle hasenat defterimizi zenginleştirmiş olacağız.
Ayrıca bahsettiğimiz sünnetleri yerine getirirken Peygamberimizi de hatırlayacağız, ondan sonra da Rabb-i Rahim aklımıza gelecektir. Aslında aklı başında olan insanlar için bu dünyada kazançlı çıkmak hiç de zor değildir. Rahman ve Rahim olan Sahibimiz bizlere altından kalkamayacağımız görevler vermemiştir. Biliyoruz ki, binbir hikmetleri ve faydaları olan farzların ve sünnetlerin yerine getirilmesinde zorluk bulunmamaktadır.
Bütün mesele niyetimizi doğru yapmak ve hep Rıza-i İlâhî ve kabul-i Peygamberiyi hedef yapmaktır. Bunu başardığımız zaman hem dünya hayatımız huzurlu olur hem de ebedî saadeti kazanmış olacağız...
28.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|