Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Avustralya’da eğitim sistemi

Bu hafta içinde yeni eğitim yılı başladı Avustralya’da. Bizde okulların yeni döneme başlaması Pazartesi, dönem bitişi de Cuma olurken burada hafta içi herhangi bir gün olabiliyor. Bizdeki gibi bir genelleme yok. Aynı zamanda on haftalık okul döneminden sonra iki haftalık tatiller oluyor. Bir yıllık eğitim döneminin sonunda ise yaz tatili Aralık ayında başlıyor ve yaklaşık yedi hafta sürüyor.

Avustralya’da eğitim Türkiye’de olduğu gibi özel ve devlet okulları olarak ayrılıyor. Tercih size kalmış. Ama burada özel okullar Türkiye’ye nazaran çok daha ucuz. Bir de sosyal devlet anlayışının hakim olduğu ülkede çocukların eğitim masrafları iki haftada bir ailenin gelir durumuna göre devlet tarafından karşılanıyor. On altı yaşına kadar ailelerine, on altı yaşından sonra doğrudan öğrencinin kendisine veriliyor. Yani burada çocuk okutmak aile için ek bir masraf olmadığından parasızlıktan okuyamamak gibi bir durum söz konusu değil.

Diğer bir güzel uygulama da çocuğunuzun ister karma, isterseniz kız erkek ayrı eğitim alma tercihinin size bırakılması. Bu imkân hem özel, hem devlet okulları için geçerli. Günümüzde birçok eğitimcinin ve psikologun söylediği, ayrı eğitimin çocuklar için daha faydalı olduğu yönünde. Ama en güzeli Avustralya sisteminin bu seçimi ailelerin kendisine bırakması. Ve devlet olarak vatandaşının bu tercihine uygun alternatifler sunması. Sizin ayrı eğitim istemeniz burada gericilik gibi bir suçlamayla karşılanmıyor asla.

Sınıflarda öğrenci yoğunluğu fazla değil. Yaklaşık 20 kişilik sınıflarda eğitim görüyor öğrenciler. Ve eğitim dört yaşında başlıyor. Çocuklar, eğitime kinder-garten denilen hazırlık okullarında başlıyorlar. Avustralya nüfusunun dörtte biri göçmen olmasından dolayı hiç İngilizce bilmeyen küçükler kinder-garten’a gitmeye başladıktan dört-beş ay sonra çok rahat İngilizce konuşabiliyorlar. Okullar çoğunlukla tek veya iki katlı.Türkiye’den farklı olarak okul servisleri neredeyse yok denecek kadar az. Herkes çocuklarını kendi arabasıyla getirip götürüyor. Bu da okul çıkışlarında trafiğin yoğunlaşmasına ve tıkanmasına sebep oluyor.

Burada ilkokulun ilk yıllarında çocuklara “hakları” namına bazı kurallar öğretiliyor. Meselâ anne-baba tarafından kötü söz ve davranışa maruz kalması halinde ilk olarak yapacakları anlatılıyor. Ve telefon numaraları veriliyor. Kendilerine devletin bakabileceği söyleniyor. Tabiî erken yaşta ellerine bu kozu geçiren bazı çocuklar bunları su-i istimal edebiliyorlar. Aileler de çocukların bu kozu kullanması korkusundan aşırı serbest bırakmayı çare görüyorlar. Bunun sonucu da mantığıyla hareket edemeyecek çağda olan küçüklerin çok yanlış yollara yönelmesi olabiliyor.

Cinsellik yaşının 12’ye düştüğü ülkede çocuklara sekiz-dokuz yaşlarında bile cinsellikle ilgili bazı bilgiler okullarda anlatılıyor. Bu kadar ölçüsüz bir serbestiyet içinde yetişen gençlerin ilerisini tahmin etmek zor olmaz herhalde. Uyuşturucu ve alkol kullanımı da bu ülkede çok yaygın.

Buna karşılık, burada yaşayan Türk ve İslâm toplumunda diğer toplumlara göre bu olumsuz etkiler yok denecek kadar az. Özellikle ferdiyetçi hayat tarzından ziyade cemaat halinde ve sosyal gruplarla yaşayan Türkler arasında bu olumsuzluklar hemen hemen hiç yok denilebilir.

Bizim gözlemlerimize ve bazı yaptığımız araştırmalara göre, Avustralya sisteminin hedefi çocuklar ve gençler. Onlara maddî ve manevî çok destek sağlıyorlar. Amaç, sayıca çok az olan bu topluma kabul ettiği göçmenlerle nüfusunu arttırmak. Bu nesli de kendi toplumuyla uyumlu hale getirmek.

Üstadımız günümüz medeniyetini ikiye ayırırken menfi kısmının yanında müsbet olanını da tarif ediyor. Burada da aynı şeyi rahatlıkla görebiliriz. Zikrettiğimiz gizli işleyen menfi sistemin yanında gençlerin manevî eğitimi için bütün sivil kuruluşlar maddî ve manevî açıdan destekleniyor. Göçmenlere kendi ülkelerinden eğitimci getirme hakkı tanınıyor. Hatta okullara bu eğitim için kadro ve maaş veriliyor. Okullar ve sivil kuruluşlar devlete “Gençlerimiz için din ve kültür eğitimi vermek istiyoruz” gibi bir istekle başvurunca kendi ülkelerinden eğitimci getirme hakkı tanınıyor. Buraya turist olarak gelmek bile çok ağır şartlara bağlıyken bu konuda gelebilmek çok kolaylaştırılmış ve gençlerin manevî eğitimine büyük önem veriliyor.

Anlaşılacağı gibi iki zıt durum birden yaşanıyor. En güzeli de sanırım devletin hangi milletten olursa olsun, halkını kucaklaması. Dil, din, kültür eğitimine destek olması, kılık kıyafet ve yaş sınırlaması gibi engeller koymaması.

Ne diyelim, darısı başımıza...

Saadet Topuz

04.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri