Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Sivil Toplum

Ey işgalci Amerika!

Savaşın her zaman bir kıyım olmasına rağmen 21. yüzyılda hemen yanı başımızda iki büyük vahşet yaşanmaya devam ediyor. Birincisi onyıllardır kanamaya devam ederek adeta kangren halini alan Filistin, diğeri ise beş yıl önce 14 Mart 2003 tarihinde başlayan ABD’nin Irak işgali.

Yıllar önce Saddam, öcü olarak görülen İran’a saldırdığında pek bir iyi ve cengâver görülmüş. Bu yüzden ülkesi içerisinde işlediği insanlık suçlarına göz yumulmuş. Sonradan ortaya çıktığı gibi hatta yardımcı olunmaya kadar varabilecek destekler verilmiş.

Hatta zaman zaman çıkan yorumlarda Saddam’ın Kuveyt’e saldırmasının teşvik bile edildiğini iddia edenler olmuştur. Haritaya baktığınızda İngiliz siyasetinin ve jeopolitik durumların ülkeleri özellikle Ortadoğuda nasıl düşman olmak için hazırladığı görülmektedir.

Gözünüze Irak ve Kuveyt haritalarını getirdiğinizde, adeta Kuveyt’in Irak’ın körfeze çıkmasının engellenmesi için oluşturulduğu anlaşılacaktır. Zira bu topraklar Osmanlıdan koparılan ve koparıldıktan sonra ne hikmetse, huzur bulamayan topraklardır.

Irak’a tekrar dönecek olursak, ABD’nin işgal için öne sürdüğü hiçbir sebep geçerli ve meşru olmadığı gibi zaman da kendisini haklı çıkarmamıştır. ABD’nin kendini, yine kendi kriterleri ile objektif olarak değerlendirmesi söz konusu olsa, bu işgal sebebi ile cevaplayamayacağı birkaç soru olduğunu düşünüyorum.

Mesela; Guantanamo üssünde tutulan tutsakların ABD topraklarına getirilmeme sebepleri onların tabi oldukları insanlık dışı uygulama olabilir mi? Ebu Garip hapishanesinde yaşananlar ve yine ABD askerlerinin fantezileri olarak internete düşen fotoğraflar, bu hapishanede yaşanan olayların değişmediğini sadece bu fiilleri yapanlarla maruz kalanların değiştiğini göstermesi bir talihsizlik değil mi?

İşgal ettiğiniz bir yerde öyle veya böyle sizin sorumluluğunuz vardır. Irak’ta ABD işgali başladığından beri 650 bin ile bir milyon arasında insan ölmüş, 2-2.5 milyon insan yaşadığı yerleri terk etmek durumunda kalmıştır. (Bu bir başarı ise, Allah daha büyük başarılardan korusun.) Saddam’dan daha iyi bir Irak inşa etmek için evlerinde oturan canlı insanlara ihtiyaç olacaktır. Öyle değil mi?

Irak’ta ölen yaklaşık 4 bin ABD askerine ve ailelerine de yazık değil mi? Büyük devlet olmak, süper güç olmak sorumluluk gerektirir, bu sorumluluk ise yaptığınız işi yalnız bugün değil tarih önünde de savunabilecek pozisyonda olmanız gerekir. Bilimde, teknolojide, edebiyatta, tıpta, birçok sahada dünya lideri olacaksınız ve hırsınızın kendinizi kontrol etmenize müsaade ederek, Irak, Afganistan ve Filistin başta olmak üzere hemen bütün İslâm coğrafyası ile ya savaşacaksınız ya da çatışacaksınız. Sonra da ABD’nin popülaritesi Türkiye’de veya bütün dünyada neden düşüyor diye hayıflanacaksınız?

Hem bölseniz parçalasanız da Irak’lıların başka gidecek vatanları olmayacak, Amerikalıların gelip yerleşerek yeni vatan edinecekleri bir yer de değil. Irak’ta ikinci bir milyon (1.000.000) kişinin ölmesi ve bir o kadar kişinin yer değiştirip, binlerce ABD askeri ölmeden; Irak’tan çıkmaya ve barışın kapılarını açmaya ne dersiniz?

Emin Talha Karamusa

24.03.2008


Gençliğin karnesi

UNDP’NİN Gençlik raporuna göre, Türkiye’de 15-24 yaşları arasındaki yaklaşık 12 milyon genç, iş bulmak, bir okuldan mezun olmak veya eğitimi terk etmek, bir kimlik oluşturmak, ana-baba evinden ayrılmak veya kendi ailesini kurmak gibi yetişkinliğe geçiş sürecinin güçlüklerinden en az biriyle baş etmek zorunda kalıyor.

Bu gençlerin yüzde 30’u okula gidiyor. Ama okuyan gençlerin tümünün diğerlerine göre daha iyi durumda olduğunu söylemek de güç görünüyor. Yaklaşık 3 milyon 600 bin genç çalışıyor ama onların çalışma şartlarının tehlike ve risklerden ne derece uzak olduğu da tam olarak bilinmiyor.

Gençlerin yüzde 40’lık bölümünü oluşturan, ‘’ne çalışan, ne de okuyan 5 milyon genç ise atıl durumda’’ bulunuyor. Rapor, bunların 3 milyonunu da ‘’görünmez gençlik’’ olarak niteliyor.

Atıl gençliğin, 2.2 milyonunu kadınlar oluşturuyor. Raporda, ‘’En önemlisi ne okula giden, ne iş arayan, evde kalıp çocuklarına bakan veya kısmet bekleyen yaklaşık 2 milyon 200 bin genç kadın, hayatlarını kendi seçimleriyle kurabilecek mi?’’ diye soruluyor. Raporda, fiziksel engellilerin sayısı 650 bin, bütün ümitlerini kaybetmiş ve iş aramaktan vazgeçmiş gençlerin 300 bin, sokak çocukları, sokakta yaşayan gençler ve yerinden olmuşların sayısı da 22 bin olarak ifade ediliyor.

24.03.2008


“Bush pişmanlık tanımaz bir katil”

ŞOK ve dehşetin beşinci yılında yönetimdeki George W. Bush karanlık bir kanser gibi önümüzde beliriyor, bir kez daha ulusa saçma bir gösteriyle işkence ediyor.

Performansın en kötü yanı, herkesin cezasız kalmış sekiz yıllık büyük suçları eğlence olarak düşünmesi. Washington’ın “elitleri” ve bazı medya kurumları artan bir gürültüyle gülüyorlar ve smokinle kovboy şapkası giyen vatan hainini coşkuyla alkışlıyorlar. Bende bugünün modern vampirlerinin bu şekilde bir araya geldikleri hissi oluşuyor. Vampirler sıklıkla bizlere kalp krizi ve sinir bozukluğu parodisi sergileyip sonra da kahkahalarla gülüyorlar.

Birçoğumuz işimizi, evimizi, sağlık sigortamızı, emeklilik güvencemizi, sosyal güvenliğimizi kaybettik. O sırada George başşehri sarsıyordu... Umarım yeterince para biriktirmiştir çünkü petrol fiyatları sekiz yıl önce başlattığı “terör” sebebiyle neredeyse üç katına çıktı. 4 bininci askerin ölümüyle işgalin beşinci yılı muhtemelen bu ay denk gelecektir. Diğer askeri birliklerse işgalcilere, işkencecilere, züppe katillere dönüştüler ve geri geldiklerinde topluma yeniden uyum sağlamak için ağır bir terapi görmeleri gerekecek. Washington medyasıysa George’un soytarılıklarında ve dünyaya saldığı kaosta kendilerinin hiç sorumluluğu yokmuş gibi kahkahalarla gülüyor.

Hesaplarıma göre Bush kabusunun bitmesi için daha 314 gün var, bu sürede milyonlarca insan daha ölecek ya da eziyet çekecek. Ve ne Obama ne Hillary, 8 yıl boyunca George’un dünyayı getirdiği hali telafi edemeyecek.

(Cındy Sheehan, oğlu Irak işgalinde ölen ABD’li barış annesi)

24.03.2008


Asıl kaçak faturalarımızda

AKP’NİN programında tamamen kaldırılacağı yönünde hüküm bulunan TRT’yi besleme uygulamasına devam edilecek. Halkın cebinden çıkacak para TRT’ye aktarılacak. Değiştirilecek Elektrik Piyasası Kanunu’nda dikkat çeken hükümlerden birisi, abonelerden tahsil edilen TRT payı. AKP programında tamamen kaldırılacağı yönünde hüküm bulunan bu uygulamaya hükümetin Acil Eylem Planı’nda da yer verilmişti.

Buna paralel olarak Bakanlar Kurulu’nun Ocak 2003 tarihli kararıyla nihai tüketiciye satılan enerjiden elde edilen gayrisafi satış hasılatı üzerinden TRT payı yüzde 3,5’ten yüzde 2’ye indirildi. Tamamen kaldırılması beklenen kesinti, tasarıda yüzde 2 ile sınırlandırılıyor.

24.03.2008


Askerin askere akreditasyonu

ORDUDA 22 yıl görev yapan emekli hâkim albay Ümit Kardaş’a, ordunun sosyal tesislerine giriş yasağı konuldu. Fenerbahçe İstasyon Askerî Gazinosu’nda ailesiyle birlikte yemek yemek için rezervasyon yaptıran Kardaş, tesislerde yer ayırttıktan dört gün sonra gelen telefonla hakkında TSK’nın sosyal tesislerine giriş tahdidi olduğunu öğrendi.

Kardaş, Genelkurmay’da bir kurulun, tıpkı basına akreditasyon uygulamasında olduğu gibi askerî tesislere girmesi sakıncalı isimlerin çetelesini tuttuğunu söyledi. Kardaş, güvenlik açısından sakıncalı bulunduğu gerekçesiyle yasaklılar listesine alındığını belirtirken, “Yazılarımdan ve konuşmalarımdan dolayı beni sakıncalı ilan etmişler” dedi. Kardaş, “Konuşmamı istemiyorlar. Beni susturarak diğer emekli askerlere de gözdağı vermek istiyorlar” diye konuştu.

24.03.2008


Küresel ısınmaya karşı

DOĞAL Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) 29 Mart’ta herkesi “Earth Hour”a (Dünya Saati) katılmaya ve şehrin ışıklarını kapatarak, dünyanın geleceğini aydınlatmaya çağırıyor. Bu küresel eyleme katılmak için; 29 Mart Cumartesi, 20.00’da, sadece bir saatliğine, elektrikli aletleri ve ışıkları kapatmak yeterli.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Dr. Filiz Demirayak, “Dünya, küresel iklim değişikliğini durdurmak için küresel ısınmayı yavaşlatmak zorunda. Türkiye’deki ve dünyanın her yerindeki tehditler gerçek ve endişe verici. Yaşanan olağandışı meteorolojik olaylar, su kaynaklarının azalması, canlı türlerinin yok olması ve yaşam alanlarının kaybı; bizim henüz farkına yeni varmaya başladığımız ilk etkiler. WWF-Türkiye olarak, küresel iklim değişikliğine dair farkındalık oluşturmaya çalışırken, mutlaka bireyler ve kurumların desteğini görmemiz lazım” dedi.

24.03.2008


İDSB Konseyi Kuveyt’te toplanıyor

İSLÂM Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Konseyi 27-29 Nisan tarihinde Kuveyt’te toplanacak.

Daha önce sırasıyla İstabul, Jakarta, Hartum, Roterdam ve İstanbul’da toplanan İDSB Konseyi yirmi ülkeden seçilen temsilcilerden oluşuyor.

İDSB Genel Sekreteri Necmi Sadıkoğlu’nun başkanlık ettiği Birlik Konseyi, Kuveyt toplantısında 2. Genel Kurul’da kabul edilen Komisyonların faaliyet programı, İDSB’ye yeni üye katılımları, Ayrımcılıkla Mücadele Komitesi üyeleri ve çalışma prensipleri, İslâm dünyasının temel meseleleri ve İDSB üyelerince hazırlanan bölgesel ve uluslar arası projelerin görüşülmesi bekleniyor.

24.03.2008


1615 öğrenciye tekerlekli sandalye

CANSUYU Derneği, Millî Eğitim Bakanlığı ile düzenlediği kampanya ile yılın eğitim seferberliğine imza attı. ”Bir engeli de sen kaldır. Bir engelliyi de sen güldür” sloganıyla hayata geçen kampanya ile ilk ve orta dereceli okullarda okuyan, ortopedik engelli olup maddi imkânsızlıklar sebebiyle tekerlekli sandalyesi olmayan 1615 öğrenciye tekerlekli sandalye verildi.

24.03.2008


İnsan Hakları Fonu

NORVEÇ Dışişleri Bakanı Jonas Gahr Store ve Avrupa Konseyi (AK) Genel Sekreteri Terry Davis, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) Avrupa çapında uygulamaya geçmesi için bir İnsan Hakları Fonu kurulmasını öngören anlaşmayı imzaladı.

Bütün devletlerin katkısına açık olan fona Norveç ilk etapta 1 milyon avro verecek. Fonun destekleyeceği projeler sözleşmenin ulusal yargıya girmesi, yargı çalışanlarının eğitimi ve AİHM kararlarının yaygınlaşmasını hedefleyecek. Fonun amaçları kısaca şöyle:

-Sözleşmeye göre bir ihlâlle ilgili şikâyette bulunmak isteyen herkesin bunu ulusal ölçekte gerçekleştirebileceği mekanizmaların bulunmasını sağlamak,

-Ciddi insan hakları ihlâlleriyle ilgili soruşturmaların verimli bir biçimde yapılabilmesi için ulusal yargı prosedürlerinin sözleşmenin öngördüğü prosedürlerle uyumunu sağlamak,

-AİHM kararlarının zamanında ve tam olarak ulusal ölçekte hayata geçmesini sağlamak.

24.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri