Çeyrek yüzyıl kadar önce idi…
Bir şekilde:
12 Eylül ihtilalinin zulüm ve gadrine uğramış, bu arada Çanakkaleli bir grup genç ile tanışmıştım. Bunlardan birisi idi; Simon!
Her şehrin kendine özgü bir genç modeli vardır.
İyi olsun…
Veya:
Kötü olsun…
Aynı zamanda, bu modelin;
Modelsizlikten çok daha iyi olduğuna inananlardanım. Bu gençlerden biri idi Simon!
Simon:
Çanakkaleli bu genç modelin içinde idi ve idealizmini her fırsatta ön plana çıkarırdı! Çileli ancak dik bir duruşa... Sert ancak duyarlı bir yapıya sahipti.
Ülke sorunlarına oldukça duyarlı bu genç ve arkadaşları ile ülkemiz ve dünya siyasetine ait birçok konuda anlaşamazdık!
Bu takma adının da bir anlamı vardı:
Simon; aşırı sosyal demokrat bir tavra sarılmıştı!
Halkın Kurtuluşu Örgütü’ndendi…
Bu genç; komünist bloğuna yakın aşırılıklarını fütursuz şekilde sergilemeyi sevdiği için yine bu Slav ismiyle anılmaktan da pek rahatsız olmazdı!
Dobraydı…
Sevmediği insanlara selam verip alma gibi bir kaygısı da yoktu! Ancak:
Zıt görüşlü olmamıza rağmen Simon ve ortak tanıdıklarımızdan Işık, Bahriyeli, Dağlı, Hüsnü gibiler ile farklı düşünsek de ülke sorunlarını tartışıp konuşabilirdik!
Işık; basının önde gelen isimlerinden, merhum birinin oğludur… Ülke sorunları konusunda çözüm arayışımız az-buz örtüşse de; özellikle ebedî bir hayatın var olup olmadığına konu dayanınca bu gençlerle anlaşmamız asla mümkün olmazdı! Geçen gün, Simon’un; aşırı alkol ve sigaradan dolayı bedenen iflas edip öldüğünü duydum!
Çok ani ve asla hazır olmadığım bir ölümdü bu!
O gün, bu gündür Simon; beynimin bir taraflarına gelip kanca gibi saplanır!
Biz:
Bir gün;
Bir yerlerde…
Ki buna ebedî hayat denilir…
Simon ve diğer ölen herkes ile karşılaşacağımız inancını hep içimizde taşımışızdır. Peki bu inancı taşımayanlar neler hissederler? Çok şey hisseder ancak gereğini yapmak çetin bir iş olduğundan; sanırım çareyi içkide veya kafayı uyuşturmakta ararlar!
Bu da bizi düşünmekten asla alıkoyamaz.
Ölüm gerçeği de asla değişmez!
Ölüm öldürülemediğine göre tek çare var:
Sorumluluğumuzu bilmek!
İnançlarımızı yaşamak….
Derin olduğu rivayet edilen devletimin Simon gibi gençleri fişlemek yerine onlara bir hayrı olsaydı bu yazı başka bir seyirde gelişebilirdi.
Ancak:
Şuna kahroluyorum;
Henüz bir genç modeli ve hedefi olmayan devletimin derinliği nerede?!
“Derin Devlet”miş…
Acaba?
Sığ olunmasın?
27.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|