Akıllara, kalplere, ruhlara hükmeden bir düzenlemenin yapılması gerekiyor. Bunu gerçekleştirebilecek tek güç ise iman hakikatleri. O yüzden günümüz şartlarında yapılacak en önemli iş imanı kuvvetlendirip, takviye etmeye çalışmak.
İman hakikatleriyle meşguliyet bir zaruret, ihtiyaç, hatta mecburiyet. Zira imanın yokluğu veya zayıf olması hem şahsi, hem ailevi, hem de toplum hayatı açısından felaketlere davetiye çıkarmak anlamına geliyor! Bu vesileyle, iman ve Kur’ân hakikatlerine dair eserleriyle gönüllerimizde ve akıllarımıza taht kuran bir iman inkılabını gerçekleştiren Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini (ra) vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz.
KADINLARIN KURTULUŞU!
Ülkemizde Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen inkılaplar kadınların hukukî haklarını da düzenledi. Bu düzenlemelerde Avrupa ülkelerinde uygulanmakta olan yasalar model alındı. Aradan geçer 80 yılda artık netleşen bir tablo vardı: Kadına yönelik mevcut hukukî düzenlemeler yeniden gözden geçirilmeliydi.
2001’den itibaren başlayan süreçte eksik kalan noktalar tamamlanmaya çalışılarak hukukî alanda yeni düzenlemeler gerçekleştirildi.
NELER Mİ YAPILDI?
Medeni Kanunda yapılan değişiklikler ile erkek ve kadının evlilik, boşanma ve mal sahipliğinde hakları eşitlendi. Kadın cinselliği, zina konusu namustan ziyade birey hakları çerçevesinde ele alındı. Aile Mahkemeleri kuruldu. İş Kanununda değişiklikler yapıldı. Kanuni değişiklikler aile içi şiddetle mücadele, kız çocuklarının eğitimi gibi konulardaki girişimleri de düzenleyecek şekilde yapıldı, yapılmaya devam ediyor.
Kadının hakları konusunda yapılan tüm bu hukuki düzenlemeler gözden geçirildiğinde net olarak yasal çerçeve itibarıyla ülkemizin “ata erkil” eskilerin tabiriyle “pederşahî”, feministlerin yorumuyla “erkek egemen” düzeni geride bıraktığını söylemek mümkün. En azından hukuki çerçeve bunu gösteriyor.
PEKİ, KÂĞIT ÜZERİNDE TABLO
BÖYLEYKEN UYGULAMA NASIL ACABA?
Bunun cevabını bütün kadınlar ve medyamızı takip eden herkes biliyor. Bizim toplumumuz Batı ülkeleri gibi değil ki, namus cinayetleri tüm canlılığıyla devam ediyor. Sigortasız işçi çalıştırmak da aynı şekilde. Aile içi şiddetin dozu gün geçtikçe artmakta. Kız çocukların eğitimi konusuna ise üniversitelerdeki başörtüsü problemi en ibretli misal. Yani anlayacağımız, kadın hep mağdur durumda…
Dünya Ekonomik Forumu tarafından yapılan uluslararası bir araştırma cinsiyet eşitsizliği konusunda Türkiye’nin 115 ülke arasında 105. sırada yer aldığını gösteriyor.
Türkiye cinsiyet eşitsizliği açısından hemen hemen her ölçüte göre Avrupa ülkelerinin gerisinde yer alıyor. Kadın milletvekili sayısı açısından, çalışan kadınların oranında, okuryazarlık seviyesinde 115 Batı ülkesi arasında kadın hakları açısından en kötü durumdaki ülke Türkiye… (26 Aralık 2007, Hürriyet)
Karamsar bir tablo mu çıktı? Ne yapalım, anlatmaya çalıştığım şey kâğıt üzerinde yapılan düzenlemelerle gündelik hayattaki uygulamaların birbirinden çok farklı olduğu. Masa başı “toplumsal mühendislik” çalışmalarıyla olmuyor bu işler!
23.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|