Yeni bir vefat yıldönümünde daha rahmet ve minnetle andığımız Bediüzzaman Said Nursî'nin hayat ve fikriyat yönüne, bugün bir başka pencereden bakmak istiyoruz.
O mübarek zâtın, bütün hayat ve fikriyatında meselâ en çok sevdiği ve en çok nefret ettiği, en çok savunduğu ve en şiddetli şekilde muhalefet ettiği, en ziyade ihtiyaç duyduğu ve hiç ihtiyaç duymadığı şeylerin neler olduğu hakkında şöyle kısacık bir değerlendirme yapmaya çalışalım bugün.
Şu can alıcı noktayı da hemen hatırlatalım ki, Bediüzzaman Hazretlerinin "en"leri, yahut âzamileri diye de niteleyebileceğimiz bu hususlar, o zâtın düşmanları ve muarızları açısından ise, kelimenin tam anlamıyla zıt ve aykırı şeylerdir.
Dolayısıyla, birbiriyle kıyasıya çatışan âzami derecedeki zıtlıklardan söz ediyoruz burada.
Meselâ, Bediüzzaman Hazretlerinin hayat ve hizmetindeki en mühim bir esas ve en büyük bir kuvvet olan "âzami ihlâs"a mukabil, onun muarızlarının ise "âzami ifsat" şeklinde bir strateji geliştirdiklerini ve ömürleri boyunca bu çizgide yürüdüklerini görmekteyiz.
* * *
Geçelim bir başka konuya. Meselâ "iktisat" konusu...
Üstad Bediüzzaman, hayatı boyunca hep "âzami iktisad"a riayet etmiş, israfa hiç girmemiş.
Onun muarızları ise, hem kendi hayat standartlarını, hem de milletin alışkanlıklarını "âzami israf" esası üzerine dizayn etmeye kalkışmış.
Evet, israf eden, bu zamanda işte o müfsit ve müsrif muarızların tuzağına düşer ve onların sofrasından yemlenerek zehirlenir.
* * *
İşte bunlar gibi daha başka ve belki yüzlerce zıtlıklardan söz etmek mümkün.
Ancak, bunları uzun uzadıya izâh etmek, bir köşe yazısının hacmini fazlasıyla aşacağı için, burada sadece bir kısmını daha da kısaltarak sıralamaya çalışalım.
İşte, rızık noktasında tam bir kanaatle geçinen ve bütün hayatını iman ve hidayet dairesinde geçiren Üstad Bediüzzaman'ın bu yaşayış tarzına mukabil, onun muarızları ise tam bir hırs ile dünyayı yutmaya ve hayatlarını da tam bir küfür ve dalâlet bataklığı içinde geçirmişe yönelmişler.
Kezâ, Bediüzzaman Hazretlerinin zalime karşı ve mazlûmun yanında, ırkçılığa karşı ve kardeşliğin yanında, ihtilâfa karşı ve ittifakın yanında.... olmasına mukabil, onun muarızları ise, tam tersi bir istikamette gitmişler.
Bunlar gibi, birbiriyle amansızca çatışan daha başka zıtlıklar da var. Tamamını burada sıralamak yerine, o zıtlıkları bütün netice ve semeresiyle birlikte sizlerin zihnine, muhakemesine havale etmekle yetiniyoruz.
Operasyonlar
Türkiye büyük ve güçlü bir ülke. Birçok sıkıntıyı aşabilecek bir kuvvete, kudrete, enerjiye sahip.
Ancak, yine de her bünyenin kaldırabileceği bir yük, bir ağırlık, bir müdahale sınırı var.
Bu sınır aşıldığında, bünye zorlanır, zarar görür.
Dikkatli gitmeli, teenniyle hareket etmeli.
Maalesef, ülkenin bugünlerde ağırlaşan sorunları, sıkıntıları sebebiyle, alarm zilleri çaldı çalacak gibi görünüyor.
Bir yandan, her gün yeni bir halkası ortaya çıkan zincirleme çete operasyonları.
Bir yandan parti kapatma dâvaları. Bu sebeple yaşanan restleşme ve sert tartışmalı düellolar.
Öte yandan, askerî operasyonlar, yeni reform paketleri, Meclis'te yeni Anayasa hazırlık çalışmaları, YÖK'te ve üniversitelerde yaşanan sıkıntılar, tedirginliğin devam ettiği piyasadaki dalgalanmalar, vesaire...
Sanki kasten ve bilerek aynı anda ortam habire gerilmeye, sıkıntılar üst üste yığılmaya, operasyonlar peşpeşe sıralanmaya çalışılıyor. Tâ ki, hava tam kızışıp ortalık dumanlasın, zihinler iyice birbirine karışsın ve bünye yorgun düşerek takatsiz bir hale gelsin diye...
Bu sebeple, "Aman dikkat!" diyoruz. Pusuda bekleyen muhtemel daha başka gelişmeleri hesaba katmak gerek... Ne var ki, iç bünye daha fazla gerilmeyi, zorlanmayı kaldıramayabilir.
Yeni bir "derin kriz" dalgasına, ne ülkenin takatı var, ne de milletin tahammülü.
Herkes adımını ona göre ayarlamalı.
23.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|